12 Ocak 2011 Çarşamba

Sven-Erik Österberg anser att Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande ve Sayın Dölek ile söyleşi; Kırk dokuzuncu yazı

Stockholm VAL, I dag den Onsdag 12 Januari 2011/Bugün Çarşmba, 12 Ocak 2011.

İsveç seçim sonuçları ile bu konu kendisine noktayı koydu ve parantez kapandı haftalar önce.

Seçim dalgalı bir denizde fırtınaya yakalanmış teknelerin sallanışı gibi geçti.

Fırtına o denli şiddetli oldu ki, bazı tekneler su aldı. Ağır tonajlı tekneler bir hayli risk altına da girdi.

Bunlardan bazıları su almaya başladı. Kurtarma çabaları görüldü fakat...

İşin ilginç yanı, bu dalgalı denize küçük bir tekne ile açılanlar oldu.

Şaşırtıcı sonuç bu grup sahile yanaştı ve parlamento rıhtımına demir attı.

Oysa yüksek tonajlı olan en büyük ve köklü parti (S) çok su aldı. Tayfalar uğraştılar fakat bu ancak batmayı önledi.

Kaptan deneyimli Mona Sahlin (S), parlamentoda geçirdiği birkaç hafta çalışma döneminden sonra kaptanlığı bıraktı.

Bugün gazatalere bakıyoruz! Çeşitli aktüel haberler arasından birini seçtik.

Bu en köklü parti kendisine yeni bir kaptan arıyor ve bununla ilgili haberler haftalardır sürüyor.

Bugünkü haberlerde ne görüyoruz! Çok önemli konu yine alevleniyor!

'Sven-Erik Österberg anser att Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande.'

DN'nin verdiği haber SvD adlı gazetede de var. İşin bir başka cephesi söylenir oldu.
Güya; '..Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande.'

Kaptan Mona Sahlin (S) dalgalı seçim denizinde bir kaptan olarak gerçek bir şans elde edememiş...

Ne söyelenebilir! DN'nin Eva Stenberg imzalı yazısına göre işsizlik var.

Bakın ne yazılmış; 'Sven-Erik Österbergs äldsta dotter är snart 30 år och har 180 akademiska poäng. Ändå har hon aldrig haft ett fast jobb.'

Partinin (s) ağır toplarından Sven-Erik Österbergs'in en büyük kızı 30 yaşında ve Üniversiteden 180 puana sahip. Bununla birlikte o hiçbir zaman sabit bir iş elde edememiş.

Durum böyle! Fırtınalı seçim okyanusunda epeyce hasar gören tekne onarım için tersaneye alındı. Yeni bir kaptan seçimi var.

Öteki bir gazetenin SvD haberi de şudur.

'Många socialdemokrater fantiserar om någon superkandidat till partiledar­jobbet. Men ­någon sådan finns inte. Då är den grå kompro­missen faktiskt det bästa man kan få.'

Pek çok socialdemokrat super bir aday düşlüyor parti liderliği için. Fakat buna benzer bir şey yok..' gibi...


Şimdi durum böyle! Seçimde yara alan öteki teknelerden (KD) ile (FP) ve (C)partileri gelecek seçimde barajı aşabilecekler mi?

Çünkü (M) ikinci büyük parti onların tabanına el atmış durumda.

Her ne kadar hükümet ortakları olsalar da bu durumu değiştirmiyor.

Bakalım ne olacak!

*******

Bugün, Perşembe 12 Ocak 2011, ek olarak bu konu yine alevlendi.

SvD adlı gazetede, Göran Eriksson bir analiz yayımladı.

'Öppet för tryggt val efter Sahlin' Yazar, yine Sven-Erik Österberg'i öne çıkarıyor.

Bununla birlikte başka adayları da gösteriyor.

Bunlardan Veronica Palm, Jan Eliasson ve Par Nuder adları anılıyor (S)parti kaptanlığı için.

Önemli olduğu için bu haberi de bir gün önceki habere ekledik ve fotoğrafı ilk görsellik yaptık.

****

Biz seçimle ilgli konuya değil seçmenlere dönelim. Neler oldu, bakalım!

Daha önce de söyleşi yaptığımız Sayın Hasan Dölek, bu kez seçmenlerin durumu konusunda karşımızda. Bu söyleşiyi birlikte izleyelim.

Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, 12 Ocak 2011, Stockholm

Hasan Bey önceki söyleşilerde 2010 seçimi ağırlık kazandı. Seçim sona erdi. Hükümet kuruldu. ‘Alliansen’ ile başlayan hükümet programları sürüyor. Partinizin (S) kurultay hazırlıkları sürüyor. Seçim sonrası izlenimlerinizi merak ediyoruz. Halkın arasına döndünüz. Sokakta insanlarla karşılaşıyorsunuz. Metrolarda, istasyonlarda neler oluyor? Seçmenler nasıl?

Tekin Bey, bakıyoruz insanlara, şöyle manzaralar oluyor; trene kaçak binmeye çalışıyorlar, şehre inecekler, trene kaçak binmeye çalışıyorlar.. Neden rakam yükseldi. Bizim dönemimizde 20 kron verdiği zaman istediği yere gidiyordu.. zone meselesi, sınır meselesi de yoktu.. istediği yere ulaşıyor. Şimdi bu 40 küsur krona tekabül ediyor yaklaşık... Çocuklara 10 krondu, istediği yere gidilebiliyordu yani babasının annesinin yanında, 10 krona.. şimdi ne oldu, rakamlar yükseldi, halk bu rakamları düşünecek ki, vatandaş şehir merkezine arabası yerine belediyenin araç ve gereçlerini kullanarak gidecek. Yani toplu ulaşım araçlarını kullanacak.
Toplu ulaşım araçları ücretleri yükselince kent içine inmek zorlaşır. ‘Alliansen,’ hükümet ortakları bunu düşünemiyor mu?
Düşmesi lazım! Bir de vatandaşı kendi eliyle hırsızlığa teşvik ediyor. O siperlerin, o kapıların üzerlerinden atlıyorlar. Niye kaçak gidiyor? Rakam yüksek ödeyemiyor, bilet alamıyor.
Seçmenlerinizle bu konuyu konuşuyor musunuz?

Evet! İşte, geçen konuştuğum bir vatandaş söylüyor. Latin Amerikalı. ‘Ben’ diyor ‘kahve içmeyi çok severim, çıktığım zaman günde üç kahve, dört kahve içerdim, şimdi hesaba vuruyorum, ayda hesaplıyorum, artık dışarıda en fazla bir kahve içiyorum,’ diyor. ‘Evimde içiyorum, ama dışarıda bir kafeteryada oturup böyle nezih bir şekilde, (tren çıkışlarında, metro çıkışlarında bulunan) o bedava gazetelerden bir tanesini elime alıp keyfimi çıkarta çıkarta gazeteyi okuyup kahvemi içiyordum,’ diyor. Şimdi bir tane içebiliyorum günde,’ diyor. Yani sebep, ‘sebep emekliyim, giderler fazlalaştı, elektrik fiyatları yükseldi, kirama zam geldi, efendim birçok konuda yemek fiyatları arttı diyor, ama emekli maaşıma zam gelmedi,’ diyor.

Hasan Bey, bir sosyalbilimci gibi insanların hali dikkatinizi çekmiş. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde ne var, ne yok?

Evet! Bizimkiler! Geçende gazeteci arkadaşla konuştuk, ‘çok satan Türk.. gazetesinin satımı düşüyor,’ dedi. Niye düşüyor? Soruyorum arkadaşa! İnternet kullanımından dolayı mı? Hayır, diyor. Benim mesela çok hoşuma gider.. gazeteyi çevirerek okumak, yani bir insanın gazeteyi çevirerek okuması, yani o alışkanlık, okumak çok zevkli birşey yani, onu öyle okuyoruz. Evet internetten de takip ediyoruz, ama onun ayrı bir zevki var. Fakat satışların düşmesinin sebebi, bizim Türk grubunda da ekonomik sıkıntıların yükselmesi var. İşte günde, örnek veriyorum, Türklerin çok yoğun olduğu bir semtte günde 40 kişi 50 kişi o gazeteyi alıyorsa, bugün bu rakamlar o semtte üçe beşe düşmüş durumda, altıya düşmüş durumda. Vatandaş satın alamıyor. Hep bunlar ekonomik sorunları gösteriyor.

Derneklerin aboneliği vardı, ne oldu gelmiyor mu?
Tabii, yani ne oldu rakam düştü! İşte arada bir, birgün o alıyor, birgün o alıyor, işte derneklere böyle geliyor gazeteler. Derneklerin çoğunda Türkiye kökenli gazetelerin aboneliği vardı, geliyordu. Kesildi, artık yok. Niye, ekonomik sıkıntılar. Çünkü para yatıramıyor dernekler gazeteye. Tanıdığım birçok abimiz var. Onları gün ortasında gördüğüm zaman her birisinin koltuğunun altında, Türk kökenli gazete olurdu, şimdi göremiyorum bunu artık.

Mart’ta kurultay var. Neler olacak? Nasıl devam edecek?
İl sekreteri seçimi var, genel sekreter olayı aynı şekilde. Derneklerin kongreleri geldi. Kongreler yapılacak, bölge dernekleri kongereleri yapılacak marta kadar bu devam edecek. Mayıs’ta sakinleşir. Ondan sonra yeni komisyonlar oluşur, yeni çalışmalar başlar yeni stratejiler oluşur. Gruplar oluşturulur. Genel başkanın belli olması, yönetim kurulunun belli olmasından sonra yolumuza devam ederiz. 2014 iktidar diyoruz.

Parti içinde bir sol kanat, bir sağ kanat bir de merkez kanat var demokrasi tabii Mona Sahlin bütün bu grupları tutmaya çalıştı. Ne olacak şimdi?

Bu her yerde vardır. Federasyona bakıyoruz içinde de gruplaşmalar var, değişik kanatlar var. Ama önemli olan bu grupların bir arada tutulmasıdır. Partinin önümüzdeki yüzyılın vizyonunu belirlemesi lazım. Biz işçi partisiyiz. Vergi konusunda olsun, sendika, sigorta konusunda olsun birçok konuda görüşlerimizi önceden belirlemeliyiz. Seçime altı ay kala bunlar olmaz.

Aralık 2010, Stockholm