23 Ekim 2010 Cumartesi

'Malmöskotten en världsnyhet.' och Vem är det som skjuter invandrare i Malmö?'ve Sayın Dölek ile yapılan söyleşi; Kırk sekizinci yazı

İsveç seçim sonuçları ile bu konuya nokta koymak üzere hazırlandık.

Dedektif Kim, günlerce önce Londra’dan işaret fişeğini ateşledi.

Kinayeli bir dip notu düştüğü bir iletide; ‘Tamam! Kazan/dılar,’ diye yazdı.

Dip notu ise şöyle idi; ‘kazan kaldırmadılar!’

Kazandılar sözü ‘kazan/kaz'ın’ kök tümcesi ile ve ‘kazan kaldırma’ gibi farklı anlamlarla çıkageldi.

Hiç anlam veremedim! ‘Kazan’ bizde aş kaynatılan bir araç, değil mi? Kaz ise bir hayvan.

‘Kazın ayağı öğle değil, böyle,’ diye bir mukayese tanımı var Türkçede.

Bir de ‘kazan kaldırmak’ diye bir tanılama var yine Türkçede.

Dedektif Kim uzun süredir ekranda görünmediği için soramadım.

Londra’dan gelen işaret fişeği;‘Tamam, kazan/dılar,' olmalıydı.

Meclis başkanlığı seçimi sonuçları ile; ‘kazındılar’ olarak haber ekranda görünmüş. Yanılmış olabilirdi.

Dedektif Kim, işte böyle mizahi bir açıdan bakabilirdi bu konuya. Bir anlam kayması da olabilirdi!

Seçim yazılarına yine böyle bir açıdan baktığımı da ilk yazılarda betimlemiştim. Hoş vakit geçirelim, demiştim.

Yine de Dedektif Kim ne demek ister diye düşündüm, bir anlam veremeyince bekledim.

Sizin de izlediğiniz gibi; ‘Seçimler sonrası kılıçlar çekildi,’ ve ‘Sahlin tahmin edilmedik bir hamle yaptı,’ diye yazdım 4 Ekim tarihli son haberde.

Meclis Başkanlığı seçimi tam bir komediye dönüştü, diye yazanlar oldu.

Ben bu kanıda değilim. Ciddi bir seçim oldu. Bakın nasıl oldu!

"Allianspartierna har 173 ledamöter och Sverigedemokraterna 20 ledamöter i riksdagen, vilket skulle ha gett 193 röster. 194 personer röstade på honom mot 153 på Kent Härstedt."

Özeti şudur; "Allianspartierna har 173 ledamöter och Sverigedemokraterna 20 ledamöter i riksdagen."

Burjuva partileri 173, yabancı karşıtı (SD) parti 20, böylece 193, kazanmaya yetiyor.

Doğaldır ki bir taraf kazanırken, öteki taraf kazınacak! Alliansens adayı Per Westerberg 194 oy aldı.

194 kişi Mona Sahlin'in önerdiği Kent Härstedt'e karşı oy kulllanmış oldu. Maç sona erdi!

İsveç demokratları adı altında 20 kişi ile parlamentoya giren, yabancı karşıtı parti, bu meclis başkanlığı seçiminde, blok olarak Burjuva Partileri ile hareket etti. Saflar önceden belliydi. Seçim başlamadan önce bitti. Sonra ne oldu? Derin bir sessizlik oldu!

Ben de derin derin düşünüyordum ve Dedektif Kim ile iletişim kurmaya çalışıyordum.

Bugün gazetelere yansıdığına göre ‘Malmö’de keskin nişancı alarmı’ haberleri de geldi.

Tam bu sırada Dedektif Kim bir işaret fişeği daha gönderdi; kazan kaldırdılar!

Gazatelerin başlıkları şöyle;'Malmöskotten en världsnyhet.'

'Vem är det som skjuter invandrare i Malmö?”

'Malmö mermisi dünya haberlerinde” ve 'Malmö’de yabancılara ateş eden kim?”

Bunu bir açıdan, ‘kazan kaldırma’ gibi algılamak doğru mu?

Bu işte bir yanlış anlama, anlaşılma var mı? Bunu Dedektif Kim araştıracak.

Biz seçimle ilgli konuya dönelim ve Sayın Hasan Dölek ile yapılan söyleşiyi birlikte izleyelim.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez

İl Genel Meclisi üyesi olan Sayın Dölek, 1975 Ankara doğumlu, bir kardeşi Türkiye’de olan dokuz çocuklu bir aileden geliyor. Türkçede tekne dibi denirya öyle işte en son dokuz numaralı çocuk o. Bebek iken İsveç’e geldiğini, sonra geriye dönüş olduğunu, ortaokul ve liseyi Türkiye’de bitirdiğini ve 1994’ten sonra İsveç’e yerleştiğini söylüyor.

KONU İSVEÇ'te YÖNETSEL SİSTEM:
T: İsveç’t yönetsel politik sistem nasıl işliyor?
H: Politik sistem şöyle oluşuyor İsveç’te, üç meclisten oluşur: ‘İl Meclisi’ ona büyükşehir belediye meclisi diyoruz. Burda alınan kararlar neyi etkiler.. okulları etkiler, başka bakımevlerini etkiler, imar iskan arazi işleri hepsi burdan çıkar.
T: Moderatlar burayı aldılar.
H: Moderatlar da aldılar biz de muhalefetteyiz. Büyükşehir başkanı şu an Sten Nordin. Bu mecliste sekiz sene görev yaptım dörderden iki dönem. Büyükşehir belediye meclisi, 101 meclis üyesi var tüm Stockholm’den seçilmiş.
T. Kadir Topbaş’ın şu anki görevi gibi mi?
H: Evet onun gibi, sosyal demokratlar geçen dönem 27 sandalye çıkarmışlardı bunlardan bir tanesi de bendim bu dönem de 25 sandalye çıkardılar. Ben aday olmadım bu sene. Bir de İl Genel Meclisi var ilin üstünde. Moderatlar aldılar biz de muhalefetteyiz. Büyükşehir başkanı şu an Sten Nordin. Bu mecliste sekiz sene görev yaptım dörderden iki dönem.
T: Peki il meclisine geçelim.
H: İl genel meclisi de.. orayı da gene moderatlar aldı sağ partiler aldılar biz orda muhalefetteyiz yine ama ben buraya dördüncü sıradan adaydım Stockholm 6. Bölgeden. Stockholm altı bölgeden oluşuyor, altıncı bölgenin adayıydım, altıncı bölgede de seçimi geçebilmek için yani birinci sıradan girebilmek için 1305 oya ihtiyaç var yani yüzde beş barajı için.. şöyle oluşuyor, partinizin aldığı oyların % 5’ini sizin tek başınıza almanız lazım, ben de partimin aldığı oyların nerdeyse % 8’ini almış durumdayım, barajı geçtim, birinci sıradan il genel meclisine girdim.
T: Orada neler yapacaksınız?
H: Yani orda çok yeniyim tabii önümüzde uzun bir dönem var nasıl bir dönem.. biz öyle bir toplumdan geliyoruz ki çok sağlık sorunları olan bir toplum, yani nasıl sağlık sorunlarımız.. çok yüksek.. İsveç’te uzun yıllar ağır iş koşullarında çalışmış, yani sekiz saat yerine 12 saat 13 saat 14 saat çalışmış, o yüzden sağlık sorunları çok yüksek olan bir toplum, artı sağ iktidarlar, sağlık kurumlarını, hastaneleri, eczaneleri sattılar özelleştirdiler zor bir hale getirdiler. Biz bunlarla çalışacağız şimdi. O yüzden çok hizmet isteyen çok emek isteyen bir iş. Sadece Türkler oy vermedi bize, Somalililer, Eritreliler, Pakistanlılar, Araplar Cezayirliler, Tunuslular.. bu gruplar çok güzel çalışma yaptılar seçim esnasında. Yani hepsine sizin aracılığınızla burdan bahsettiğim gruplara da ayrı ayrı çok çok teşekkür ediyorum.

KONU İSVEÇ'te YABANCILAR:
T: Peki şimdi şöyle bir soru ile toparlayalım; İsveç demokratları partisi adı altında daha önceki ırkçılar, parlamentoya girdiler. Oy veren potansiyel olarak onları buraya getiren bir güç var. Nasıl oluştu bu size göre? Yani yabancılar yanlışlar mı yaptılar, yoksa çok mu yabancı alınıyor, yüksek sayıda yabancı girdi mi? Ülkeye yabancılar yük mü oluyor?
H: Yani yabancılar yük mü oluyor, yabancılar fazla mı alınıyor? Şimdi yabancılara da bakıyoruz, İsveç’i yabancılar temizliyor, İsveç’i yabancılar doyuruyor, İsveç’in bulaşığını yabancılar yıkıyor, hastanelerde bütün yabancılar çalışıyor.
T: Temizliğini yabancılar yapıyor.
H: Tabii yabancılar yapıyor. İsveç’in bakıyoruz taksi sürücülüğünü yabancılar yapıyor, otobüs şoförlüğünü onlar yapıyorlar. Bütün servis branşında hizmet branşında yabancılar. Ama böyle bir olaya da gelince yabancılar gitsin... Yabancılar olmasa İsveç ayakta durabilecek mi bunu tartışacaklar.
T: Bir de müslümanlıkla ilgili bir sorun.. İsveç demokratları bunu söylüyor.
H: Bu konuda geçtiğimiz dört yılda, sağ blok hükümeti sınıfta kaldı. Yabancılara hizmet konusunda yabancı hakları konusunda, kaldı ki ırkçı bir parti meclise girdi, ırkçı partiyi demek ki güçlendirici destekleyici birşeyler yaptılar ki onlar da meclise girdi yani onlar suçu hiç üzerlerinde bulmuyor şu anki iktidardaki sağ partiler. Yabancılar yabancılar yasasıyla ilgili aşırı güzel bir aman aman diyeceğimiz bir yasa çıkmadı, görmedik bir şeyler.
T: Peki bu parti oylarını nerden aldı, sosyal demokratlardan da oy aldı mı?
H: Yani Sosyal Demokratların kaybettiği oylara bakınca deniyor ki sosyal demokratlardan aldı. Hayır her partiden çektiler. ortada bir kararsız kesim vardı bazen sosyal demokratlara gidiyordu bazen sağ bloka gidiyordu, geçen dönem sağ bloka gitmişti, sağ bloktan çektiler.


4 Ekim 2010, Stockholm
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez

4 Ekim 2010 Pazartesi

“Striden om talmannen avgörs i dag” ve Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Dölek söyleşisi ile keşif masasında yine; Kırk yedinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Måndag 4 Oktober 2010/Bugün Pazartesi, 4 Ekim 2010.

Seçimler sonrası ilk kez kılıçlar çekildi, dedim dün.

Mona Sahlin tahmin edilmedik bir hamle yaptı.

Bugün bu haber daha da olgunlaşmış olarak gazetelere yansıdı.

“Partierna blir tvungna att samtala med SD”

"Partiler SD ile konuşmaya zorunda kalıyor," türünden haberler var.

SD diye kısaltılan imle bu parti nedir? Seçim süresince izledik.

Kendilerini İsveç'in koruyucu rolüne adamışlar, onlara göre.

Arkaik kültür kalıtları ile de yakın ilişki kurduklarını göstermek isterler. İşte dünkü bir haber ve başlık. “Kontroll över kulturarvet SD;s medel för att nå makt.”

"İktidara ulaşmak için kültür mirasını da kontrol ediyorlar."

Şimdi ne olacak? Bugün meclis başkanı için bir düello olacak. Dün bu konuda ön hazırlık haberlerini verdik.

Bu arada gündem çok hızlı değişiyor. Moderat Parti hemen hepsinden hızlı.

Bir iki haber vermek gerekiyor. 2010 seçimlerinde başarılı görünen genel sekreter gitti sessizce.

Bunun yerine aile kariyerinde siyaset olan, şık bir bayan geldi.

Göz açıp kapayıncaya dek hızla oldu bu.

Sosyal Demokrat Parti seçim sonuçlarını araştırmak için bir komisyon oluşturdu.

Erken kurultay kararı aldı. İl genel meclisi oyları barajı yüzde beş.

Sayın Hasan Dölek yüzde sekiz oy alarak birinci sıradan İl Genel Meclisine giriyor.

Kişisel tercih oyları ile yükselen bir pozisyon söz konusu burada. Bu çerçevede, Sayın Dölek için Sosyal Demokrat Parti içinde aktif bir görev sırası gelir mi diye düşündük ve sorduk. Söyleşinin öteki bölümünü birlikte izleyelim.









T: Hasan Bey PArti Genel sekreterliği için aday olmanız size önerilirse.. ne dersiniz?
H: Genel sekreterlik için mi?
T: Evet! Sosyal Demokratlar erken kurultayda belki genel sekreter değiştiriecekler.
H: Yani.. bilemiyorum tabii...
T: Bu kurultayda belki kadın kollarını değiştirecekler...
H: Tabii o günkü durum ne olur, partinin durumu, gidişat ne gösterir bilemiyorum ama tabii şu anda genel başkanımız yerinde oturuyor. Genel sekreter yerinde oturuyor, herkes yerinde. Ama bir yıl içerisinde bir tartışma olacak tabii. Bu durumda gidişat neyi gösterir bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim bu konuda; biz yine partiliyiz, partimizdeyiz, yolumuza devam ediyoruz. Seçimlere sadece dört yıl kaldı diyoruz.
T: Kaç yıldır Sosyal Demokrat Parti'desiniz Hasan Bey?
H: 1998’den beri Sosyal Demokrat Parti'deyim.

T: Şimdi sizin konumunuz, şu anda İl Meclisi onu biraz açıklar mısınız?
H: Evet, şimdi ben milletvekilliğine onuncu sırada aday oldum, partinin takdiri buydu. Ön seçimlerde buraya yerleştirildik, kazandığımız takdirde 10-11 milletvekili çıkartırız diye tahmin ediyorduk ama kazanamadık, tabii olmadı.

T: Soruyu şöyle getireyim; sizin Kulu kökenli, Türkiye kökenli bir tabanınız var burda, oy potansiyeli olarak bunun sayısı ne kadar olur?
H: İsveç genelinde tabii çok yok. Stockholm’de iki liste girdik biz. Biri İl Genel Meclisi oldu, biri de Stockholm İl listesi oldu. Genelde çok Türk vardı. Ama Stockholm merkezde beş, altı bin civarında Türk var.
T: Beş, altı bin Türk, bunun herhalde yüzde sekseni Kulu kökenli. Siz onların tek tek sandığa gittiklerine ve Sosyal Demokrat Parti’ye oy verdiklerine inanıyor musunuz?
H: Yani, sandığa gitmeleri için elimizden geleni yaptık. Şu anda bir istatistik yok elimizde, ama şunu söyleyim, sandığa Türklerin gitme sayısı yükseldi. Yüzde kaçları buldu bilemiyorum.. şu anda üniversiteden birkaç arkadaşım araştırıyor. Yüzde yüzü bulmak çok zor, ama yakın rakamları zannedersem önümüzdeki bir iki hafta içinde yakalarız.


4 Ekim 2010, Stockholm
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez

3 Ekim 2010 Pazar

Mona Sahlin hamle yaptı ve "En spetshacka från äldre stenåldren har hittas i Hennån på Orust." ; Kırk altıncı yazı

Stockholm VAL, I dag den Söndag 3 Oktober 2010/Bugün Pazar, 3 Ekim 2010.

Seçimler sonrası dün ilk kez kılıçlar çekildi.

Kılıçlar çekildi, bir deyim. Burada Mona Sahlin hamle yaptı demek daha doğru.

İki gün önceki gelişme bu hamleyi göstermedi. İki gün önce ne oldu? Şu oldu!

Sosyal Demokrat Parti milletvekili eski savunma bakanı Björn von Sydow sahne aldı.

Sayın Sydow meclis başkanı "talman" adayı olmayacağını açıkladı.

Sayın Sydow, neden böyle bir açıklama yaptı? Nasıl karar verdi, kime danıştı?

Mona Sahlin partinin başında. Bu ve benzer konularda parti içi düzenek nedir?

Özet şudur! Satranç alanında ilk görünen şudur!

Sydow, "talman" adayı olmayacağını açıklayınca, karşı blok rahat bir soluk aldı.

Neden? Şundan!

Sosyal Demokratlar meclis başkanı adayı çıkarmıyor izlenimi verdi.

Bu alanı, geçen dört yılda olduğu gibi hükümet ortaklarına bırakıyor havası...

Bu izlenim oldu mu, olmadı mı? Şu da usa gelir!

İki blok da (SD) partisinden rahatsız.

Meclis Başkanı konusu, yazısız bir uzlaşma ve başkan seçimi (SD) kilit parti olmaktan çıkar.

Kılıçlar çekilmeden ilk raund böyle aşılır...

Bir varsayım! Fakat böyle olmadı.

Aradan iki gün geçti, geçmedi Mona Sahlin hamle yaptı.

Parti üyesi, milletvekili Kent Härsedt'i sahneye aldı.

Sayın Härsedt de kendisini meclis başkanlığına uygun gördüğünü söyledi bu hamle ile.

"Socialdemokratiske riksdagsledamoten Kent Härsedt tycker att han är väl lämpad som talman."

Bu hamle Kırmızı Yeşil blokta nasıl bir yankı yapar ve ne tür bir refleks getirir, göreceğiz.

Fakat! Fakat! Bu hamlede bir şifre var! Şudur! Kent Härsedt, (SD) İsveç Güney Bölgesi, Skåne'den geliyor.

Bu arada arkaik Viking kültür kalıtı ile ilgili haberler çıkıyor.

“Kontroll över kulturarvet SD; s medel för att nå makt” SD, kultur mirası üzerinden iktidara tırmanmak istiyor, haberi de üstte.

Bir de keşif var! Arkaik evreden bir bulut! Şamanist dönem, yine Güney'de bulundu.

Görüleceği gibi yoğun bir trafik var. Diplomasi ve siyaset! Bir labitent tümü birden.

Meclis başkanı seçimi tam bu sırada geldi.

(M) adayı yine Peter Westerbarg, geçen dört yıl başkanlık yaptı.

Bu hamle (SD) partisini de sahneye çıkardı. Kilit parti rolü alacak mı?

Şurası doğrudur! Mona Sahlin seçimden birinci parti olarak çıktı.

Yüzde beş, altı oranında oy alarak seçimden çıkan küçük burjuva partileri...

CP, FP, KD, bu küçükler, üçer bakanlıkla iktidar gücünü kullanıyor.

Yüzde otuzun üstünde oy oranıyla en büyük kitlesel parti bir kenarda “mobbning” olacak.

“Bli mobbad i politiken” mi yaşayacak? Oyun dışına mı atılacak.

Bu tuhaf işleyişe göre safdışı kalmak. Dört yıl daha seçim bekleyecek Sosyal Demokrat çoğunluk… Böyle mi?

Mona Sahlin’in hamlesini bir kılıç çekme olarak keşif masasına alabilir miyiz?

Dedektif Kim, Londra’dan keşif masasını izlediğini belli ediyor.

Pertavsız, dünkü gazetede, sayfa üstünde duruyor. Kendisi ortalarda yok.

Pertavsızın durduğu sayfayı sunuyoruz. İşte!

Politik gelişmeleri orada bırakıyor dünkü söyleşinin devamını bir sonraya erteliyoruz.

Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, 3 Ekim 2010, Stockholm

2 Ekim 2010 Cumartesi

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı olan, 2010 Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Dölek keşif masasında; Kırk beşinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Lördag 2 Oktober 2010/Bugün Cumartesi, 2 Ekim 2010.

2010 İsveç Seçimleri sona erdi ve üzerinden on gün daha geçti.

Ortalık toz duman, denir Türkçede. Biraz bu hava var.

Meclis başkanlığı ilk raund. Ring ya da arena hazır!

Kırmızı Yeşil blok bir yanda.

Alliansen, hükümet ortağı partiler o yanda.

İki gün önce bir haber dalgalandı. Alliansen için umut verdi bu.

Fakat bugün durum değişti. Şimdi keşif masasına dönelim. Özetle şöyle!

Sosyal Demokrat Parti’nin seçim sürecinde medya Mona Sahlin liderliğine sıcak değildi.

İkinci parti gibi gösterilen (S) buna karşın birinci parti olarak ipi göğüsledi.

Bu durum öteki partilerin canını sıktı biraz.

Kadınların meclise katılım oranı düştü. Medya, Sahlin ve (S) konusunda sınfta kaldı.

Azınlık hükümeti ve Parlamentodaki işleyiş düz bir çizgi gibi görünüyordu.

Aşağıdaki haber bloklar arası uyum için umut verdi iki gün önce.

“S- riksdagsmannen Björn von Sydow meddelade i går att han inte ställer upp som de rödgrönas kandidat till posten som talman i riksdagen.”

Bu arada Sosyal Demokrat Parti milletvekili eski savunma bakanı Björn von Sydow meclis başkanı "talman" adayı olmayacağını açıkladı.

Gelecek hafta, Alliansen, azınlık hükümeti kurmayı deneyecek. Bundan önce meclis başkanı seçimi var.

Björn von Sydow adaylıktan çekildi fakat...

Mona Sahlin (S) milletvekili Hent Härstedt'in aday olacağını (dün) açıkladı.

Burada aktörler ne tür rol alacaklar ya da nasıl bir rol yüklenecekler? İzleyeceğiz.

Anlaşıldı, (SD) 20 kişi ile parlamentoya giren yabancı karşıtı parti kilit rol alacak bu seçimde.

Bu arada keşif masasını açtık. Bir de söyleşi yaptık. Türkiye'yi gururla temsil eden Hasan Dölek...

Sosyal Demokrat Parti 10. sıradan milletvekili adayı idi bu seçimlerde.

Milletvekili olması için yeterli oy alamadı Sayın Dölek.

Fakat bunun kadar önemli başka bir yerde, 4. sıradan aday olduğu İl Genel Meclisi'ne, çok yüksek tercih oyları alarak 1. sıradan girdi.

Mona Sahlin liderliğinde Sosyal Demokrat Parti’nin milletvekili adayı konuğumuz.

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı da olan ve 2010 Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Hasan Dölek keşif masasında.












Sevgi içtenlik...

Tekin SonMez


T: Sayın Hasan Dölek, İsveç 2010 seçimleri hakkında konuşacağız. Sizin görüşlerinizi merak ediyorum. Sosyal demokratlar neden böyle bir iniş trendi gösterdi. Bir tepki var mıydı?
H: Tabii, bunun çok büyük faktörleri var. Seçim çalışmaları esnasında birçok şeyle karşılaştım. Bir grup orta yaşlı kesim, genel başkan ve yönetim kuruluna biraz tepkiliydi. Yaşlı, bu emekli kesim, ‘neden Vänster partiyle, eski komünistlerle beraber hareket ediyorsunuz,’ diye tepkiliydi.

T: Basın, medya bu konuda nesnel ve yansız oldu mu?
H: Hayır! İşte, basının çok büyük bir etkisi oldu. Basın hiçbir zaman genel başkanımızı, başbakan adayımızı çok net ve pozitif göstermedi. Hep bir şekilde eleştirisel açıdan aldı.



T: Bir örnek verir misiniz?
H: Mesela, Genel Başkanımız Mona Sahlin, günde dokuz on yeri ziyaret ediyor.. geniş bir programı var, basında çok az yer buluyordu, bazen hiç bulmuyordu. Ama Başbakan, Moderat parti genel başkanı Sayın Reinfeldt bir yerden bir yere gidiyordu bunu çok büyütüyorlardı. Halbuki sosyal demokratların yaptıkları seçim çalışmalarındaki önerilerine baktığımız zaman; tamamen yabancılara yönelik, gençlere yönelik, kadınlara yönelik göçmen kesimini evlerinden çıkartıp daha aktif hale getirmeye yönelik çalışmalardı.

T: Medya yanlı davrandı diyorsunuz. Bu konuyu, bu şekilde gündemi değiştirdiler diyorsunuz. Neden? Ne yapmaya çalıştılar?
H: Yani aslında bu kararsız kesimi etkilemeye çalıştılar.

T: Alliansen, şöyle ki hükümet ortakları, nasıl olsa bu seçimi kazanacak önyargısı ile mi davrandı medya?
H: Olabilir yani.. hem o var.. öyle bir önyargıları vardı zaten. İkinci bir önyargıları da şuydu, kararsız kesimi Alliansen’e, yani sağ blok’a angaje etmeye çalıştılar. Ama baktığmız zaman sol bloğun oy oranını son bir haftaya kadar % 27’lerde, % 28’lerde gösterdiler.. bizim Sosyal Demokrart partiyi. Ama seçimlerde baktık % 31’i geçtik. Yine birinci parti olduk. Bütün istatistiklerinde zaten şunu gösterdiler, sosyal demokrat partiyi İsveç’in ikinci büyük partisi olarak gösterdiler.

T: Uzun bir soru gelecek Hasan Bey. Sosyal Demokrat partiyi neden ikinci parti diye insanların zihnine yerleştirdiler? Şöyle; şunu görüyoruz: Bir; sosyal demokratların etkin bir medya organı, etkin bir gazetesi yok değil mi? İki; fakat sizin de vurguladığınız gibi, hemen tüm medya hükümet ortaklarını destekler göründü. Şu soru akla gelebilir mi? Medya da sonuçta kapitalist finans grupları sistemine bağlı, bu finans gruplarının hükümetten beklentileri olabilir mi? Hükümet ve medya arasında, arka planda bir çıkar hesabı olabilir mi?

H: Tekin Bey buna iki şekilde cevap vereceğim. Bir; yani bunu zaten görebiliyoruz. Tabii ki.. yani burjuva kesimi burjuva kesimini destekledi. Burjuva tarafının gazetesi kimdi kimlerdi... İki; evet, yani elimizde gazete yok, vatandaşa ulaşmak çok önemli, insanlara ulaşmak. Ama bizim genel başkanımız, partimiz partililerimiz adaylarımız.. hepimiz kapı çaldık yani tek tek gezdik, sokaklarda.. caddelerde, binalarda.

T: Şimdi şöyle bir şey daha.. yine uzun bir soru gelecek. Bunu da iki açıdan yanıtlayabilirsiniz. Burada ikili bir konum var. Mona Sahlin ilk kadın başbakan olacak İsveç tarihinde. Bir; ‘Genel başkan üzerine bir ön yargı var,’ dediniz. Bu ön yargı, kadın olduğu için mi? genel anlamda İsveç seçmeni mi kadın başbakan konusunda ön yargılı? Sosyal Demakrat Parti de bu konuya hazır değil mi yoksa? Bu tepkiyi şöyle formule edebilirim. Mona Sahlin’e kadın olduğu için ve Başbakan olmasın diye kadınların duygusal tepkisi mi var? İsveç, bir kadın başbakana hazır değil mi?

H: Tabii şimdi şu da var.. yani.. kadın kadını da kıskanıyor olabilir, o da ayrı bir konu. Ama şu da var, eşitlik eşitlik, deriz. Eşitlikse işte bir kadın başkan aday, kadın başbakan adayının da eşitlik prensibine bakaraktan seçilebilmesi lazımdı. Yani Mona Sahlin’in bu durumda seçilmesi lazımdı yani. Ama İsveç bir türlü.. bir grup içine sindiremedi kadın bir başbakanı. Bakıyoruz, Pakistan'da yıllar yıllar önce bir kadın başbakanlık yaptı, bakıyoruz Türkiye'de yıllar yılar önce başbakanlık yaptı bir bayan, Tansu Çiller. Mona Sahlin’e baktığımız zaman, tecrübe açısından siyasetteki duruşu açısından beş kez daha Reinfeldt’den çok daha tecrübeli, çok daha bu konuya hakim.

T: Sosyal demokratlar mı içine sindiremedi bunu?
H: Sadece sosyal demokratlar değil sosyal demokratlar tabii ki sindirdi.. Mona Sahlin’i. Tabii, başbakanlık kapasitesi olan tek lider. Bir türlü, işte, kadın başbakanı sindiremeyen gruplar da oldu.

T: Neden o zaman, Parti içinde de sindiremeyen gruplar oldu mu?
H: Parti dışında diyorum ben. Parti içinde değil, parti içi kabullendi genel başkanı.. niye % 31’in üzerinde oy aldık, bu da az bir oy değil. Yani bu sonuç basına rağmen, basının bizi sürekli ikinci parti olarak göstermesine rağmen.. birinci parti çıktık.
Sürecek...

Tekin SonMez 30 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez

26 Eylül 2010 Pazar

"“Historisk rysare i repris” ; Kırk dördüncü yazı

Stockholm VAL, I dag den Söndag 26 September 2010/Bugün pazar, 26 Eylül 2010.

Son haftalarda kimi sözcükler daha sık kullanılıyor.

“Historisk” "tarihi/tarihsel” anlamı ile yüklü olanı algı dağarına almak kolay.

Bireylerin, ailelelerin, bölgelerin, toplumların yaşamlarında sıkça görülmeyen evrilmeler...

...değişmeler “tarihsel” damgası alıyor kolayca hemen her yerde.


İsveç, “yeni bir İsveç” tanımını da sevdi.

Gazetelerde bunu da sıkça görebilirsiniz! Nedir yeni olan?

Cesaretle bunu sordunuz!

Sizin gelişmelerden habersiz olduğunuz izlenimi ortaya çıkabilir.

Size tuhaf tuhaf bakacaklardır. Size haber verelim şimdiden.

İsveç gibi, İskandinavya toplumlarında sükunet egemendir.

En sıradan sıçrama, en doğal hamle ürpertir onları.

Doğal yaşamın akışı, doğa ile içselleşme... yoğundur...

Çokluk pagan şamanlar gibi pastoral çevrede yaşama alışkanlığı sevilir...

Onlara bu derin sessizlikte haz alma duyumu vermiş, bu doğa.

Ingmar Bergman’ın siyah beyaz filmleri bu doğadaki sessizliği verir.

Evet! Bugün başka bir yerdeyiz! Neredeyiz? Bunu bir kez daha sorduk!

“Historisk rysare i repris” türünden yanıt aldık.

’Historisk’ bunun tarihsel olduğunu gördük.

İkinci söz, ’rysare’ (ad) fakat sıfat gibi bir görevi var burada.

Tümceyi sonlandıran ’repris’ tekrar, yineleme anlamı taşıyor.

Sonunda bu bir gazete başlığı, deyip geçmek de var!

Tümcede eylemlik yok. ’Fiil’ yok! Ne diyor bu tümce?

Tarihsel 'rysare' tekrar. Rysare, İsveçliler bu sözcüğü sevmeğe başladılar.

Yalın anlamı ile ’korku kitapları’ için kullanıldığı bilinir.

Bu seçimlerde böyle bir durum mu var, diye sorabilisiniz.

Rysare sözcüğünün eylemlik şekli rysa-ryser-rös-ryst- kuraldışı eylemlik.

Anlamdaşlar olan skaka daha çok kullanılır bu bağlamda.

Yakın bir sesle rysk-ryskt-ryska dediğinizde bizim bildiğimiz ”Rus” anlaşılır.

Şimdi böyle bir sözcüğü seve seve kullanmış analiz yapan gazeteci.

Analiz yapan bir gazetecinin böyle bir başlık atması doğru mu?

“Historisk rysare i repris” başlığı ile olası ki şunu demek ister bu arkadaş...

”Ürpertici tarihsel yineleme” Devamında ne görüyoruz?

”Fredrik Reinfeldt gjorde det bästa valet i Moderaternas historia, partie..”

Başlıklar yol gösteriyor.

Göran Eriksson (SvD, 25 september, s.7) adlı gazetede yayınlanan analizi ile iki şeyin altını çiziyor.

Reinfeldt Moderat partisi tarihinde en iyi sonucu bu seçimlerde yaptı...

Burada anlıyoruz ki, ”Moderat partisi tarihsel” başarısı ile bir ürperti verdi.

Başlık ardılı gelen tümceye bakıyoruz;

”Efter sin största politiska framgång väntar nu Fredrik Reinfeldts tuffaste prövning som statsminister.”

Kendisinin en büyük politik başarısından sonra Reinfeldt’i daha ’kabadayı, korkusuz’ bir prova bekliyor (onu) başbakan olarak.”

Burada ”tuff” sıfatı ”aste” ile en üst düzeye çıkmış.

Bu sözcük, ”hård- sert, känslolöst, duygusuz, orädd, korkusuz gibi anlam yükleneceği gibi...

..sırasında ”snygg” gösterişli anlamı da yüklenebilir.

Dedektif Kim, Londra'dan bunları gösterdi.

Reinfeldt, ortak hükümet partilerinin oy tabanına girdi ve kendi partisinin oylarını yükseltti. Evet!

Doğrudur! Fakat sağlam bir hükümet kuracak tabanı yok..

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 26 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

25 Eylül 2010 Cumartesi

Uffe Elleman-Jensen;“Nu bör Reinfeldt ha is i magen.” och “Valet blev sensationellt jämnt.” ”Alla röstar har räknats två gånger.."; Kırk üçüncü yazı

Stockholm VAL, I dag den Lördag 25 September 2010/Bugün cumartesi, 25 Eylül 2010.

Avrupa’nın ilk Yeşil Başkenti Stockholm’de 2010 Seçimleri rüzgar gibi geçti.

Dünden bir önce, (24 eylül); “Svettigt för båda blocken” her iki blok için de durum terletici, başlığı vardı.

En önemlisi de tüm oylar iki kez sayılmış.

“Valet blev sensationellt jämnt.”

Oylar sansasyonel eşitlikte olmuş.

Buna karşın yine de Reinfeldt azınlık hükümeti kurmak zorunda.

"Alla röstar har räknats två gånger...

och Fredrick Reinfeldt bildar en minoritetsregering.”

Bu durum yurt dışında bile ses vermiş. Bunu şuradan da anlıyoruz.

Örneğin ”Danmark förre utrikesminister Uffe Elleman-Jensen;

“Nu bör Reinfeldt ha is i magen.”

Danimarka'nın önceki top politikacısı Jensen, ”Reinfeldt şimdi midesine buz koymak zorunda,” demiş.

Görüldüğü gibi; Alliansen får 173 mandat, de rödgröna 156 och Sverigedemokraterna 20.

Sahlin başkanlığında Sosyal Demokrat Parti olağanüstü kongre kararı aldı dün.

Bu arada yurtdışı tavsiyeler de geliyor.

Bunların hepsine yer verme konusu dedektif Kim yetkisinde.


Danimarka çok özel.

Bir eli burada olduğu için ona pertavsız yön verdi, yayımladık.

Önemli haberler sırasını atlayarak, bir başlık daha.

“Flera brister i valmetoden” seçim kurallarındaki eksiklikler...

Özellikle ad yanına konulan çarpı simgesi ile yeri değişen adayların durumu karışıklık yarattı.

Tam liste ile kazananlar ve işaretle yer değiştiren adaylar parti içinde sorun olmuş, gazetelere göre.

Bunları birisi de aşağıdan üste çıkan, Yeşil Partisi gençlik sözcüsü Maria Ferm olmuş.

”En av dem är Maria Ferm, språkrör för Grön ungdom.”

Tavsiyeler ard arda geliyor.

En önemlisi yukarıda değindiğimiz gibi; tüm oylar iki kez sayılmış.

”Alla röstar har räknats två gånger och Fredrick Reinfeldt bildar en minoritetsregering.”

Buna karşın yine de Reinfeldt azınlık hükümeti kurmak zorunda.

Görüldüğü gibi; Alliansen får 173 mandat, de rödgröna 156 och Sverigedemokraterna 20.

Azınlık hükümeti için 175 oy gerekiyor. Sverigedemokraterna ile tüm muhalefet 176... Şimdi ne olacak? Zurnanın en alengirli sesi..

Dedektif Kim şimdi telefon etti... "İşte deve, işte hendek," müziği ile ekranı açtı... Fakat Pavarotti sesi ile baba Rigoletto'nun ağıtını işitiyoruz.

Londra'dan! İyi mi!

Anlaşılan Başbakan ve Moderat Parti Başkanı Reinfeldt'in başağrısı da işte şimdi başlıyor...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 25 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

24 Eylül 2010 Cuma

“Utrikesfödda i riksdagen ökar.” och"SD för vågmastarroll- Alliansen i minoritetsregering. Valsystemet kritiseras."; Kırk ikinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Fredag 24 September 2010/Bugün Cuma, 24 Eylül 2010, ikinci haber yazı.

Bugün hangi başlık ön sırada yer alacak diye düşünüyoruz.

Seçim 2010 aşağı yukarı sona erdi. Seçim süreci sona erdi.

Sağ üstte Kraliyet Drama Tiyatrosu. Bu seçimler de klasik bilinen partilere bir dram oldu.

Dilerseniz bu belki de son sayfayı, Seçim; "Val 2010" sayfasını birlikte yapalım.

Son sayfa olmayabilir, sondan bir önceki olabilir.

Haber merkezine gelenler... ilk başta ne demiştik...

O ilkelere göre bir sıralama yapılmış haberler.

Dün geride kalan bir haber, bugün başlık olabilir mi?

Haber şöyle başlıyor; “Utrikesfödda i riksdagen ökar.”

“Dış ülkeler doğumlular parlamentoda çoğalıyor.”

Biz buna yurtdışı doğumlu deriz. Fakat bir ayraç var burada. “Utrikes” denirken, İsveçli olmayış imi var burada.

Bu haber seçenek olarak burada. Öteki özellikle seçim konulu öne çıkan haberler şöyle;
“Seçim sonuçları kesinlik kazandı. Sverigedemokraterna Partisi 20 sandelye ile parlamentoda anahtar rolu aldı.”

“Valresultat nu är det definitivt klart att Sverigedemokraterna med 20 mandat får en vågmastarroll i riksdagen.

Üçüncü sıradaki haber; “Flera brister i valmetoden.” “İsveç seçim sisteminde birçok boşluk var.”

Bris/ter sözcüğü (ad) eksiklik, yetersizlik, kusur, zayıflık gibi anlamlar yükleniyor duruma göre.

Biz buna ‘sistemde boşluk’ derken, Türkçe tanımlarla konuya yaklaştık.

İşte bir konu başlığı da bu. Sürdürüyoruz!

Bugünkü masaüstü çalışmaları burada. Dedektif Kim henüz telefon etmedi.

Dün geç saatlerde, bilgisayarlara takılı göz sayesinde, ekranda soru yanıt tarzında konulara yaklaştık.

Dedektif Kim, pertavsızını dün akşam belli bir yere koydu.

Ben bu konuyu atlamışım. O atlamamış! Bu nedenle bir uyarı daha aldım ondan.

Pertavsızını oraya tutarak bana kesin bir simge vermiş oldu.

Bu sırada döner paketini hışırtılarla açtı, ekranda bana bakarak bir de göz kırptı.

‘Hani soğanlı döner kokusundan kurtulmana sevinme, der gibi, hışırtıları özellikle yoşunlaştırdı, göz ucuyla bana bakarak.

O kadar hışırtı oldu ki bir ara ekran kararmıştı ki ben de kulaklarımı tıkamak üzere ellerimi yukarı kaldırdım.

Bunu “teslim oldum” anlamında düşünmüş olmalı.

Dedektif Kim sonuç olarak nazik ve centilmen bir İngiliz Beyefendisi...

Daha fazla hışırtı yapmadı ve açtığı paketten çıkardığı dönerleri keyifle yemeğe koyuldu.

Pertavsız nerede, hangi konu üzerinde duruyordu? Tahmin edebilir misiniz?

Siz bunu tahmin edinceye dek, biz ileride haber merkezine gelen üç başlıktan birini ilk haber olarak seçelim.

Dedektif Kim ve pertavsızı konusuna daha sonra dönerizz.

1) “Dış ülkeler doğumlular parlamentoda çoğalıyor.”

2) Seçim sonuçları kesinlik kazandı ve..

Sverigedemokraterna Partisi 20 sandelye ile parlamentoda kilit rol pozisyonu aldı.”

3) “İsveç seçim sisteminde birçok boşluk var.”

Sonuç olarak bu üç haber de seçimle ilgili. Her üçü de birbirine bağlı ve hem sonuçları hem de gelecek günleri etkileyici haberler.

Seçim sürecinde yorum yapmamaya söz vermiştik. Biraz da paradoksal meraklar ortaya çıksın dedik.

Neşeli yanları vardır hatta komik taraflar vardır her ciddi gibi görünen olayda...

Komiklik ya da paradoks var mı öne çıkan üç haberde? Var!

Azınlık hükümeti ile bu arada kron değer yitirmedi!

Yabancı göçü dursun, diyen bir anlayış, parlamentoya 20 kişi ile girdi.

Seçim sonuçları da kesinleşti. Yine şöyle bir paradoks!

Yabancı karşıtı partinin parlamentoya girmesi ile birlikte, parlamentoda yabancı milletvekili sayısı rekor düzeye ulaştı.

Bir paradoks daha! İmrenilen İsveç demokratik düzeninde seçme seçilme haklarını veren seçim yasasında boşluklar, zayıflıklar var, denildi.

“Alliansen” denilen hükümet ortakları mavi, 173 sandalye, “Rödgröna” denilen muhalefet
Kırmızı 156 sandalye...

Anahtar rol alan, yabancı karşıtı , “Sverigedemokraterna” Partisi 20 sandelye ve parlamento aritmetiği de işte görüldüğü gibi burada ortaya çıkıyor.

Buna karşın, her iki karşıt görüş parlamentoya giriyor rekor düzeyde.

Bu açılım, üstteki anlamlarla yaklaştığımız seçim paradoksu sonuç olarak anlaşıldı.

Sizce ilk başlık, ikinci başlık hangileri olmalı?

Dedektif Kim ve pertavsızı konusuna döneriz. Evet!

Yabancıların parlamentoya rekor derecede girmeleri, sizin önerinizle ilk sırayı aldı.

Yukarıda; “Utrikesfödda i riksdagen ökar” ilk sırada.

Ne de olsa, siz de yabancısınız! Hepimiz aslında 'yabancı'yız!

Bu biraz da“Yabancı” adlı kısa romanı (Albert Camus) çağrıştırdı.

Her çağrıştırım, bir konuşmadır.Görsellikler de konuşuyor.

Bir de karga var görüntüde. Bu nereden çıktı? Bu seçimlere karga mı karıştı?

Kızılderili inancına göre bilgelik! Anadolu'da uğursuzluk sayılır!

Hemen sol ve karşı sağ, seçim alanı ve evet bir de karga. Komik bir durum.

Bir simge! Eşim, Feryal Hanım bu tür simgesel anlatılarda ustadır.

Olsun! Evet! Ekranı açtık! Dedektif Kim orada mı, diye seslendik.

Kamerayı ve gözü açık bırakmış. Kendisi ortada görünmüyor.

Ekrana bağlı objelere bakıyoruz. Pertavsız, dün bıraktığı yerde.

Fakat petvasızın bir ucu da öteki habere dönük duruyor.

Şimdi toparlayabiliriz. Pertavsızın büyük bölümü iki haber arasında duruyor.

Böylece ilk haber, ikinci ve üçüncü haberle karışık bir başlık ortaya çıktı.

İsveç demokratik düzeninde seçme seçilme haklarını veren seçim yasasında boşluklar ya da zayıflıklar olduğu ileri sürülüyor.

Buna karşın, her iki karşıt görüş "yabancılar" ve "karşıtları" (SD) parlamentoya giriyor. Bir tuhaflık var mı yok mu bu sonuçlarda... bekleyelim...

Son görsellikle, başladığımız yere dönüyoruz...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 24 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez