29 Şubat 2012 Çarşamba

İsveç'de Sosyal Demokratlar... Stefan Lövfen som patiledare tar socialdemokraterna ett jättekliv i opinionen...

Seriös utmanare... Ciddi meydan okuma...

DN, büyük gazetenin redaksiyonu tarafından, bir anlamda başyazısı olarak gazetenin ikinci sayfasında bu başlık atıldı. Sosyal Demokratların yeni başkanı ile ciddi bir meydan okumanın ortaya çıktığını yazdılar.

Yanda görüldüğü gibi Lövfen, işçi sendikalarından geliyor. Kolunu bir işçi gibi sıvazlıyor... Sosyal Demokratlar sendikcı bir başkanı getirme konusunu anımsamış oldular.

Koalisyon için asıl tehlike bu değil. Reinfeld için asıl tehlike koalisyon ortaklarından ikisinin taban yitirmesi.

Efter en månad med Stefan Lövfen som S-ordförande börjar spåren av Håkan Juholt redan försvinna.

Håkan Juholt yiyyikten hemen bir ay sonra socialdemokrat parti başkanı olarak Stefan Lövfen iz sürmeye, yükselmeye başladı.


Vid partiledarskiftet fanns sprkulationner om att den nya ordföranden skulle vara att inte ytterligare riva upp såren inom rörelsen.

Alliansens övertag dalar i ny mätning. Koalisyon yeni ölçümlerde düşüşe geçti.

Med Stefan Lövfen som patiledare tar socialdemokraterna ett jättekliv i opinionen. Samtidigt minskar avståndet mellan blocken kraftigt, visar DN/lpos februarimätning.

Fredrik Reinfeldts moderater tappar i opinionen.
Gazetelerdeki haberlere bakacak olursak, koalisyonun ömrü kısaldı.

Başbakan ve Moderat Parti Başkanı Fredrik Reinfeld çoğunluğu kaybediyor.

Folk Partisi uzun bir süredir sallanıyordu ve 2010 seçimlerinde oy yitirerek parlamentoya girdi. Oy yitirişini, parti başkanını değiştirmekle durduracağını sanan parti, vitrini olan genç bir bayanı başkanlığa getirdi. Fakat önümüzdeki seçim için çanlar çalıyor bu parti için. Fredrik Reinfeld'in başını ağrıtan bir gelişme bu.

Fakat daha da vahimi Hıristiyan Demokratlar parlamento dışında kaldılar bu günkü ölçümlerde. Yükarıdaki verilere baktığımız zaman bu partinin, 3,9'a düştüğü, kısacası baraj altı olduğu görülüyor.

Bu oylar nereden geldi diye soranlar da var. Vänsterpartiet adı ile bilinen komünistlere ve Miljöpartiet denilen Yeşillere giden oyları geriye Sosyaldemokratlara döndüğü söyleniyor.

Det vi framför allt ser är att de väljare som gick till Vänsterpartiet och Miljöpartiet nu återvänder till socialdemokraterna. Şu anda bir seçim yapılsa demek de var, fakat beklemek ve görmek en iyi yol.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 29 Şubat 2012, Stockholm

7 Mart 2011 Pazartesi

Stockholm News; Historiskt sa Reinfeldt eller Allians för Sverige och “Nu kan dödläget brytas”

Genel İsveçli seçmenlerde, kısa paslarla yer değiştiren futbolculardan kurulmuş takımların eğilimi vardır.

I dag den Mondag 7 March 2011 Stockholm, /Bugün Pazartesi, 7 Mart 2011.

2010 İsveç genel seçimlerinden sonra, hükümet kuruldu ve bugünlere geldi.

Neler oldu aradan geçen birkaç ay içinde?

Center (C) Partisi ile Kristien (KD) Demokratları, oy oranlarındaki düşmeler nedeniyle pestij yitirdiler.

Hassas dengelerle oturup kalkan bu toplumda, Hükümetin, koalisyon partilerinin çoğunluğu temsil profili sarsıldı.

Bu bir yanda dursun, Sosyal Demokratlar seçim sonrasıyla kendi içlerinde yarattıkları labirentten çıkamadılar.

SD, Sveriges Demokraterna Partisi ise, oy oranını yükseltti seçimden sonra.

Bu genel ortamda, yabancı göçü, iş gücü gereksinimi bağlamında hükümeti de sallayan bir düğüm olarak öne çıktı.

Bir düğüm olarak öne çıktı, evet, belki de bir kördüğüm.

Bu konuda Rödgröna (S) ve (VP) ittifakını oluşturan bu her iki parti..

..hükümete bu konuda yardımcı olacak paslaşmayı yapmayacaklarını belli ettiler.

Bu konu ile iyice sıkışan (M) Moderat Partisi Başkanı,

Başbakan Reinfeldt, Gröna Partisi (MP) ile uzlaşma denemesinden, başarı ile çıktı.

"Allians för Sverige" başlığıyla bu konu DN Ledare sayfasında Peter Wolodarsky imzası ile yazı konusu oldu.*

Başka bir açıdan ise hükümet ortaklarının şimdi bir “istepne”si, yedek lastiği var.

Bu da (MP) Çevre partisi oldu. Rödgröna ütopyası da böylece sona erdi.

Geçen hafta bu konu ile gündem doldu.

Bugün haftanın ilk günü, şaşırtıcı bir haberle yeni bir gündem başladı.

2010 genel seçimlerine, Sosyal Demokrat (S) Parti Genel Sekreteri olarak giren, İbrahim Baylan’ın istifa kararı...

Ağır seçim yenilgisinden aylarca sonra alınmış, gecikmeli bir karar olsa da, istifası memnuniyetle karşılandı.

DN analiz yazısında Maria Crofts şu başlıkla konuya girdi bugün.

“Nu kan dödläget brytas”**

Bu tümce; “Ölü durum şimdi değişebilir,” çevirisi olabilir.

Diplomasi diline yatkın bir yaklaşımdır bu çeviri.

Daha sert bir ifade ile; "Ölü durum şimdi kırılabilir," *** diyenler de çıkabilir.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, 7 Mart 2011, Stockholm

* DN Söndag 6 Mars 2011, s 4
** DN Mondag 7 Mars 2011, s 10

***“kan /../bryt-as" kırılabilir. Bu ilişkide "değişebilir,” Türkçe'de bu durumu açıklayan diplomasi ağırlıklı, dengeli bir sözcük.

İsveççede; “bryt-bryta bryter bröt brutit” çekimli eylemlik (fiil), pasif formla “bryt-as” olarak kullanılmış.

Bu eylemlik, yerine göre farklı anlamlar veren oynak bir işlevi var. İlk anlamı kırmak, parçalamak, maden çıkarmak, kırılmak.

Yerine göre; koparmak, kesmek, zorlamak gibi anlamları da bulunur istenirse.

28 Şubat 2011 Pazartesi

25 yıl önce 28 Şubat 1986’da Olof Palme öldürüldü.

I dag den Mondag 28 Februari 2011/Bugün Pazartesi, 28 Şubat 2011.










































































Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, 28 Şubat 2011, Stockholm


Gazeteler;DN och SvD, den Mondag 28 Februari 2011, Stockholm

12 Ocak 2011 Çarşamba

Sven-Erik Österberg anser att Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande ve Sayın Dölek ile söyleşi; Kırk dokuzuncu yazı

Stockholm VAL, I dag den Onsdag 12 Januari 2011/Bugün Çarşmba, 12 Ocak 2011.

İsveç seçim sonuçları ile bu konu kendisine noktayı koydu ve parantez kapandı haftalar önce.

Seçim dalgalı bir denizde fırtınaya yakalanmış teknelerin sallanışı gibi geçti.

Fırtına o denli şiddetli oldu ki, bazı tekneler su aldı. Ağır tonajlı tekneler bir hayli risk altına da girdi.

Bunlardan bazıları su almaya başladı. Kurtarma çabaları görüldü fakat...

İşin ilginç yanı, bu dalgalı denize küçük bir tekne ile açılanlar oldu.

Şaşırtıcı sonuç bu grup sahile yanaştı ve parlamento rıhtımına demir attı.

Oysa yüksek tonajlı olan en büyük ve köklü parti (S) çok su aldı. Tayfalar uğraştılar fakat bu ancak batmayı önledi.

Kaptan deneyimli Mona Sahlin (S), parlamentoda geçirdiği birkaç hafta çalışma döneminden sonra kaptanlığı bıraktı.

Bugün gazatalere bakıyoruz! Çeşitli aktüel haberler arasından birini seçtik.

Bu en köklü parti kendisine yeni bir kaptan arıyor ve bununla ilgili haberler haftalardır sürüyor.

Bugünkü haberlerde ne görüyoruz! Çok önemli konu yine alevleniyor!

'Sven-Erik Österberg anser att Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande.'

DN'nin verdiği haber SvD adlı gazetede de var. İşin bir başka cephesi söylenir oldu.
Güya; '..Mona Sahlin inte fick någon riktig chans som partiordförande.'

Kaptan Mona Sahlin (S) dalgalı seçim denizinde bir kaptan olarak gerçek bir şans elde edememiş...

Ne söyelenebilir! DN'nin Eva Stenberg imzalı yazısına göre işsizlik var.

Bakın ne yazılmış; 'Sven-Erik Österbergs äldsta dotter är snart 30 år och har 180 akademiska poäng. Ändå har hon aldrig haft ett fast jobb.'

Partinin (s) ağır toplarından Sven-Erik Österbergs'in en büyük kızı 30 yaşında ve Üniversiteden 180 puana sahip. Bununla birlikte o hiçbir zaman sabit bir iş elde edememiş.

Durum böyle! Fırtınalı seçim okyanusunda epeyce hasar gören tekne onarım için tersaneye alındı. Yeni bir kaptan seçimi var.

Öteki bir gazetenin SvD haberi de şudur.

'Många socialdemokrater fantiserar om någon superkandidat till partiledar­jobbet. Men ­någon sådan finns inte. Då är den grå kompro­missen faktiskt det bästa man kan få.'

Pek çok socialdemokrat super bir aday düşlüyor parti liderliği için. Fakat buna benzer bir şey yok..' gibi...


Şimdi durum böyle! Seçimde yara alan öteki teknelerden (KD) ile (FP) ve (C)partileri gelecek seçimde barajı aşabilecekler mi?

Çünkü (M) ikinci büyük parti onların tabanına el atmış durumda.

Her ne kadar hükümet ortakları olsalar da bu durumu değiştirmiyor.

Bakalım ne olacak!

*******

Bugün, Perşembe 12 Ocak 2011, ek olarak bu konu yine alevlendi.

SvD adlı gazetede, Göran Eriksson bir analiz yayımladı.

'Öppet för tryggt val efter Sahlin' Yazar, yine Sven-Erik Österberg'i öne çıkarıyor.

Bununla birlikte başka adayları da gösteriyor.

Bunlardan Veronica Palm, Jan Eliasson ve Par Nuder adları anılıyor (S)parti kaptanlığı için.

Önemli olduğu için bu haberi de bir gün önceki habere ekledik ve fotoğrafı ilk görsellik yaptık.

****

Biz seçimle ilgli konuya değil seçmenlere dönelim. Neler oldu, bakalım!

Daha önce de söyleşi yaptığımız Sayın Hasan Dölek, bu kez seçmenlerin durumu konusunda karşımızda. Bu söyleşiyi birlikte izleyelim.

Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, 12 Ocak 2011, Stockholm

Hasan Bey önceki söyleşilerde 2010 seçimi ağırlık kazandı. Seçim sona erdi. Hükümet kuruldu. ‘Alliansen’ ile başlayan hükümet programları sürüyor. Partinizin (S) kurultay hazırlıkları sürüyor. Seçim sonrası izlenimlerinizi merak ediyoruz. Halkın arasına döndünüz. Sokakta insanlarla karşılaşıyorsunuz. Metrolarda, istasyonlarda neler oluyor? Seçmenler nasıl?

Tekin Bey, bakıyoruz insanlara, şöyle manzaralar oluyor; trene kaçak binmeye çalışıyorlar, şehre inecekler, trene kaçak binmeye çalışıyorlar.. Neden rakam yükseldi. Bizim dönemimizde 20 kron verdiği zaman istediği yere gidiyordu.. zone meselesi, sınır meselesi de yoktu.. istediği yere ulaşıyor. Şimdi bu 40 küsur krona tekabül ediyor yaklaşık... Çocuklara 10 krondu, istediği yere gidilebiliyordu yani babasının annesinin yanında, 10 krona.. şimdi ne oldu, rakamlar yükseldi, halk bu rakamları düşünecek ki, vatandaş şehir merkezine arabası yerine belediyenin araç ve gereçlerini kullanarak gidecek. Yani toplu ulaşım araçlarını kullanacak.
Toplu ulaşım araçları ücretleri yükselince kent içine inmek zorlaşır. ‘Alliansen,’ hükümet ortakları bunu düşünemiyor mu?
Düşmesi lazım! Bir de vatandaşı kendi eliyle hırsızlığa teşvik ediyor. O siperlerin, o kapıların üzerlerinden atlıyorlar. Niye kaçak gidiyor? Rakam yüksek ödeyemiyor, bilet alamıyor.
Seçmenlerinizle bu konuyu konuşuyor musunuz?

Evet! İşte, geçen konuştuğum bir vatandaş söylüyor. Latin Amerikalı. ‘Ben’ diyor ‘kahve içmeyi çok severim, çıktığım zaman günde üç kahve, dört kahve içerdim, şimdi hesaba vuruyorum, ayda hesaplıyorum, artık dışarıda en fazla bir kahve içiyorum,’ diyor. ‘Evimde içiyorum, ama dışarıda bir kafeteryada oturup böyle nezih bir şekilde, (tren çıkışlarında, metro çıkışlarında bulunan) o bedava gazetelerden bir tanesini elime alıp keyfimi çıkarta çıkarta gazeteyi okuyup kahvemi içiyordum,’ diyor. Şimdi bir tane içebiliyorum günde,’ diyor. Yani sebep, ‘sebep emekliyim, giderler fazlalaştı, elektrik fiyatları yükseldi, kirama zam geldi, efendim birçok konuda yemek fiyatları arttı diyor, ama emekli maaşıma zam gelmedi,’ diyor.

Hasan Bey, bir sosyalbilimci gibi insanların hali dikkatinizi çekmiş. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde ne var, ne yok?

Evet! Bizimkiler! Geçende gazeteci arkadaşla konuştuk, ‘çok satan Türk.. gazetesinin satımı düşüyor,’ dedi. Niye düşüyor? Soruyorum arkadaşa! İnternet kullanımından dolayı mı? Hayır, diyor. Benim mesela çok hoşuma gider.. gazeteyi çevirerek okumak, yani bir insanın gazeteyi çevirerek okuması, yani o alışkanlık, okumak çok zevkli birşey yani, onu öyle okuyoruz. Evet internetten de takip ediyoruz, ama onun ayrı bir zevki var. Fakat satışların düşmesinin sebebi, bizim Türk grubunda da ekonomik sıkıntıların yükselmesi var. İşte günde, örnek veriyorum, Türklerin çok yoğun olduğu bir semtte günde 40 kişi 50 kişi o gazeteyi alıyorsa, bugün bu rakamlar o semtte üçe beşe düşmüş durumda, altıya düşmüş durumda. Vatandaş satın alamıyor. Hep bunlar ekonomik sorunları gösteriyor.

Derneklerin aboneliği vardı, ne oldu gelmiyor mu?
Tabii, yani ne oldu rakam düştü! İşte arada bir, birgün o alıyor, birgün o alıyor, işte derneklere böyle geliyor gazeteler. Derneklerin çoğunda Türkiye kökenli gazetelerin aboneliği vardı, geliyordu. Kesildi, artık yok. Niye, ekonomik sıkıntılar. Çünkü para yatıramıyor dernekler gazeteye. Tanıdığım birçok abimiz var. Onları gün ortasında gördüğüm zaman her birisinin koltuğunun altında, Türk kökenli gazete olurdu, şimdi göremiyorum bunu artık.

Mart’ta kurultay var. Neler olacak? Nasıl devam edecek?
İl sekreteri seçimi var, genel sekreter olayı aynı şekilde. Derneklerin kongreleri geldi. Kongreler yapılacak, bölge dernekleri kongereleri yapılacak marta kadar bu devam edecek. Mayıs’ta sakinleşir. Ondan sonra yeni komisyonlar oluşur, yeni çalışmalar başlar yeni stratejiler oluşur. Gruplar oluşturulur. Genel başkanın belli olması, yönetim kurulunun belli olmasından sonra yolumuza devam ederiz. 2014 iktidar diyoruz.

Parti içinde bir sol kanat, bir sağ kanat bir de merkez kanat var demokrasi tabii Mona Sahlin bütün bu grupları tutmaya çalıştı. Ne olacak şimdi?

Bu her yerde vardır. Federasyona bakıyoruz içinde de gruplaşmalar var, değişik kanatlar var. Ama önemli olan bu grupların bir arada tutulmasıdır. Partinin önümüzdeki yüzyılın vizyonunu belirlemesi lazım. Biz işçi partisiyiz. Vergi konusunda olsun, sendika, sigorta konusunda olsun birçok konuda görüşlerimizi önceden belirlemeliyiz. Seçime altı ay kala bunlar olmaz.

Aralık 2010, Stockholm

23 Ekim 2010 Cumartesi

'Malmöskotten en världsnyhet.' och Vem är det som skjuter invandrare i Malmö?'ve Sayın Dölek ile yapılan söyleşi; Kırk sekizinci yazı

İsveç seçim sonuçları ile bu konuya nokta koymak üzere hazırlandık.

Dedektif Kim, günlerce önce Londra’dan işaret fişeğini ateşledi.

Kinayeli bir dip notu düştüğü bir iletide; ‘Tamam! Kazan/dılar,’ diye yazdı.

Dip notu ise şöyle idi; ‘kazan kaldırmadılar!’

Kazandılar sözü ‘kazan/kaz'ın’ kök tümcesi ile ve ‘kazan kaldırma’ gibi farklı anlamlarla çıkageldi.

Hiç anlam veremedim! ‘Kazan’ bizde aş kaynatılan bir araç, değil mi? Kaz ise bir hayvan.

‘Kazın ayağı öğle değil, böyle,’ diye bir mukayese tanımı var Türkçede.

Bir de ‘kazan kaldırmak’ diye bir tanılama var yine Türkçede.

Dedektif Kim uzun süredir ekranda görünmediği için soramadım.

Londra’dan gelen işaret fişeği;‘Tamam, kazan/dılar,' olmalıydı.

Meclis başkanlığı seçimi sonuçları ile; ‘kazındılar’ olarak haber ekranda görünmüş. Yanılmış olabilirdi.

Dedektif Kim, işte böyle mizahi bir açıdan bakabilirdi bu konuya. Bir anlam kayması da olabilirdi!

Seçim yazılarına yine böyle bir açıdan baktığımı da ilk yazılarda betimlemiştim. Hoş vakit geçirelim, demiştim.

Yine de Dedektif Kim ne demek ister diye düşündüm, bir anlam veremeyince bekledim.

Sizin de izlediğiniz gibi; ‘Seçimler sonrası kılıçlar çekildi,’ ve ‘Sahlin tahmin edilmedik bir hamle yaptı,’ diye yazdım 4 Ekim tarihli son haberde.

Meclis Başkanlığı seçimi tam bir komediye dönüştü, diye yazanlar oldu.

Ben bu kanıda değilim. Ciddi bir seçim oldu. Bakın nasıl oldu!

"Allianspartierna har 173 ledamöter och Sverigedemokraterna 20 ledamöter i riksdagen, vilket skulle ha gett 193 röster. 194 personer röstade på honom mot 153 på Kent Härstedt."

Özeti şudur; "Allianspartierna har 173 ledamöter och Sverigedemokraterna 20 ledamöter i riksdagen."

Burjuva partileri 173, yabancı karşıtı (SD) parti 20, böylece 193, kazanmaya yetiyor.

Doğaldır ki bir taraf kazanırken, öteki taraf kazınacak! Alliansens adayı Per Westerberg 194 oy aldı.

194 kişi Mona Sahlin'in önerdiği Kent Härstedt'e karşı oy kulllanmış oldu. Maç sona erdi!

İsveç demokratları adı altında 20 kişi ile parlamentoya giren, yabancı karşıtı parti, bu meclis başkanlığı seçiminde, blok olarak Burjuva Partileri ile hareket etti. Saflar önceden belliydi. Seçim başlamadan önce bitti. Sonra ne oldu? Derin bir sessizlik oldu!

Ben de derin derin düşünüyordum ve Dedektif Kim ile iletişim kurmaya çalışıyordum.

Bugün gazetelere yansıdığına göre ‘Malmö’de keskin nişancı alarmı’ haberleri de geldi.

Tam bu sırada Dedektif Kim bir işaret fişeği daha gönderdi; kazan kaldırdılar!

Gazatelerin başlıkları şöyle;'Malmöskotten en världsnyhet.'

'Vem är det som skjuter invandrare i Malmö?”

'Malmö mermisi dünya haberlerinde” ve 'Malmö’de yabancılara ateş eden kim?”

Bunu bir açıdan, ‘kazan kaldırma’ gibi algılamak doğru mu?

Bu işte bir yanlış anlama, anlaşılma var mı? Bunu Dedektif Kim araştıracak.

Biz seçimle ilgli konuya dönelim ve Sayın Hasan Dölek ile yapılan söyleşiyi birlikte izleyelim.
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez

İl Genel Meclisi üyesi olan Sayın Dölek, 1975 Ankara doğumlu, bir kardeşi Türkiye’de olan dokuz çocuklu bir aileden geliyor. Türkçede tekne dibi denirya öyle işte en son dokuz numaralı çocuk o. Bebek iken İsveç’e geldiğini, sonra geriye dönüş olduğunu, ortaokul ve liseyi Türkiye’de bitirdiğini ve 1994’ten sonra İsveç’e yerleştiğini söylüyor.

KONU İSVEÇ'te YÖNETSEL SİSTEM:
T: İsveç’t yönetsel politik sistem nasıl işliyor?
H: Politik sistem şöyle oluşuyor İsveç’te, üç meclisten oluşur: ‘İl Meclisi’ ona büyükşehir belediye meclisi diyoruz. Burda alınan kararlar neyi etkiler.. okulları etkiler, başka bakımevlerini etkiler, imar iskan arazi işleri hepsi burdan çıkar.
T: Moderatlar burayı aldılar.
H: Moderatlar da aldılar biz de muhalefetteyiz. Büyükşehir başkanı şu an Sten Nordin. Bu mecliste sekiz sene görev yaptım dörderden iki dönem. Büyükşehir belediye meclisi, 101 meclis üyesi var tüm Stockholm’den seçilmiş.
T. Kadir Topbaş’ın şu anki görevi gibi mi?
H: Evet onun gibi, sosyal demokratlar geçen dönem 27 sandalye çıkarmışlardı bunlardan bir tanesi de bendim bu dönem de 25 sandalye çıkardılar. Ben aday olmadım bu sene. Bir de İl Genel Meclisi var ilin üstünde. Moderatlar aldılar biz de muhalefetteyiz. Büyükşehir başkanı şu an Sten Nordin. Bu mecliste sekiz sene görev yaptım dörderden iki dönem.
T: Peki il meclisine geçelim.
H: İl genel meclisi de.. orayı da gene moderatlar aldı sağ partiler aldılar biz orda muhalefetteyiz yine ama ben buraya dördüncü sıradan adaydım Stockholm 6. Bölgeden. Stockholm altı bölgeden oluşuyor, altıncı bölgenin adayıydım, altıncı bölgede de seçimi geçebilmek için yani birinci sıradan girebilmek için 1305 oya ihtiyaç var yani yüzde beş barajı için.. şöyle oluşuyor, partinizin aldığı oyların % 5’ini sizin tek başınıza almanız lazım, ben de partimin aldığı oyların nerdeyse % 8’ini almış durumdayım, barajı geçtim, birinci sıradan il genel meclisine girdim.
T: Orada neler yapacaksınız?
H: Yani orda çok yeniyim tabii önümüzde uzun bir dönem var nasıl bir dönem.. biz öyle bir toplumdan geliyoruz ki çok sağlık sorunları olan bir toplum, yani nasıl sağlık sorunlarımız.. çok yüksek.. İsveç’te uzun yıllar ağır iş koşullarında çalışmış, yani sekiz saat yerine 12 saat 13 saat 14 saat çalışmış, o yüzden sağlık sorunları çok yüksek olan bir toplum, artı sağ iktidarlar, sağlık kurumlarını, hastaneleri, eczaneleri sattılar özelleştirdiler zor bir hale getirdiler. Biz bunlarla çalışacağız şimdi. O yüzden çok hizmet isteyen çok emek isteyen bir iş. Sadece Türkler oy vermedi bize, Somalililer, Eritreliler, Pakistanlılar, Araplar Cezayirliler, Tunuslular.. bu gruplar çok güzel çalışma yaptılar seçim esnasında. Yani hepsine sizin aracılığınızla burdan bahsettiğim gruplara da ayrı ayrı çok çok teşekkür ediyorum.

KONU İSVEÇ'te YABANCILAR:
T: Peki şimdi şöyle bir soru ile toparlayalım; İsveç demokratları partisi adı altında daha önceki ırkçılar, parlamentoya girdiler. Oy veren potansiyel olarak onları buraya getiren bir güç var. Nasıl oluştu bu size göre? Yani yabancılar yanlışlar mı yaptılar, yoksa çok mu yabancı alınıyor, yüksek sayıda yabancı girdi mi? Ülkeye yabancılar yük mü oluyor?
H: Yani yabancılar yük mü oluyor, yabancılar fazla mı alınıyor? Şimdi yabancılara da bakıyoruz, İsveç’i yabancılar temizliyor, İsveç’i yabancılar doyuruyor, İsveç’in bulaşığını yabancılar yıkıyor, hastanelerde bütün yabancılar çalışıyor.
T: Temizliğini yabancılar yapıyor.
H: Tabii yabancılar yapıyor. İsveç’in bakıyoruz taksi sürücülüğünü yabancılar yapıyor, otobüs şoförlüğünü onlar yapıyorlar. Bütün servis branşında hizmet branşında yabancılar. Ama böyle bir olaya da gelince yabancılar gitsin... Yabancılar olmasa İsveç ayakta durabilecek mi bunu tartışacaklar.
T: Bir de müslümanlıkla ilgili bir sorun.. İsveç demokratları bunu söylüyor.
H: Bu konuda geçtiğimiz dört yılda, sağ blok hükümeti sınıfta kaldı. Yabancılara hizmet konusunda yabancı hakları konusunda, kaldı ki ırkçı bir parti meclise girdi, ırkçı partiyi demek ki güçlendirici destekleyici birşeyler yaptılar ki onlar da meclise girdi yani onlar suçu hiç üzerlerinde bulmuyor şu anki iktidardaki sağ partiler. Yabancılar yabancılar yasasıyla ilgili aşırı güzel bir aman aman diyeceğimiz bir yasa çıkmadı, görmedik bir şeyler.
T: Peki bu parti oylarını nerden aldı, sosyal demokratlardan da oy aldı mı?
H: Yani Sosyal Demokratların kaybettiği oylara bakınca deniyor ki sosyal demokratlardan aldı. Hayır her partiden çektiler. ortada bir kararsız kesim vardı bazen sosyal demokratlara gidiyordu bazen sağ bloka gidiyordu, geçen dönem sağ bloka gitmişti, sağ bloktan çektiler.


4 Ekim 2010, Stockholm
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez

4 Ekim 2010 Pazartesi

“Striden om talmannen avgörs i dag” ve Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Dölek söyleşisi ile keşif masasında yine; Kırk yedinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Måndag 4 Oktober 2010/Bugün Pazartesi, 4 Ekim 2010.

Seçimler sonrası ilk kez kılıçlar çekildi, dedim dün.

Mona Sahlin tahmin edilmedik bir hamle yaptı.

Bugün bu haber daha da olgunlaşmış olarak gazetelere yansıdı.

“Partierna blir tvungna att samtala med SD”

"Partiler SD ile konuşmaya zorunda kalıyor," türünden haberler var.

SD diye kısaltılan imle bu parti nedir? Seçim süresince izledik.

Kendilerini İsveç'in koruyucu rolüne adamışlar, onlara göre.

Arkaik kültür kalıtları ile de yakın ilişki kurduklarını göstermek isterler. İşte dünkü bir haber ve başlık. “Kontroll över kulturarvet SD;s medel för att nå makt.”

"İktidara ulaşmak için kültür mirasını da kontrol ediyorlar."

Şimdi ne olacak? Bugün meclis başkanı için bir düello olacak. Dün bu konuda ön hazırlık haberlerini verdik.

Bu arada gündem çok hızlı değişiyor. Moderat Parti hemen hepsinden hızlı.

Bir iki haber vermek gerekiyor. 2010 seçimlerinde başarılı görünen genel sekreter gitti sessizce.

Bunun yerine aile kariyerinde siyaset olan, şık bir bayan geldi.

Göz açıp kapayıncaya dek hızla oldu bu.

Sosyal Demokrat Parti seçim sonuçlarını araştırmak için bir komisyon oluşturdu.

Erken kurultay kararı aldı. İl genel meclisi oyları barajı yüzde beş.

Sayın Hasan Dölek yüzde sekiz oy alarak birinci sıradan İl Genel Meclisine giriyor.

Kişisel tercih oyları ile yükselen bir pozisyon söz konusu burada. Bu çerçevede, Sayın Dölek için Sosyal Demokrat Parti içinde aktif bir görev sırası gelir mi diye düşündük ve sorduk. Söyleşinin öteki bölümünü birlikte izleyelim.









T: Hasan Bey PArti Genel sekreterliği için aday olmanız size önerilirse.. ne dersiniz?
H: Genel sekreterlik için mi?
T: Evet! Sosyal Demokratlar erken kurultayda belki genel sekreter değiştiriecekler.
H: Yani.. bilemiyorum tabii...
T: Bu kurultayda belki kadın kollarını değiştirecekler...
H: Tabii o günkü durum ne olur, partinin durumu, gidişat ne gösterir bilemiyorum ama tabii şu anda genel başkanımız yerinde oturuyor. Genel sekreter yerinde oturuyor, herkes yerinde. Ama bir yıl içerisinde bir tartışma olacak tabii. Bu durumda gidişat neyi gösterir bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim bu konuda; biz yine partiliyiz, partimizdeyiz, yolumuza devam ediyoruz. Seçimlere sadece dört yıl kaldı diyoruz.
T: Kaç yıldır Sosyal Demokrat Parti'desiniz Hasan Bey?
H: 1998’den beri Sosyal Demokrat Parti'deyim.

T: Şimdi sizin konumunuz, şu anda İl Meclisi onu biraz açıklar mısınız?
H: Evet, şimdi ben milletvekilliğine onuncu sırada aday oldum, partinin takdiri buydu. Ön seçimlerde buraya yerleştirildik, kazandığımız takdirde 10-11 milletvekili çıkartırız diye tahmin ediyorduk ama kazanamadık, tabii olmadı.

T: Soruyu şöyle getireyim; sizin Kulu kökenli, Türkiye kökenli bir tabanınız var burda, oy potansiyeli olarak bunun sayısı ne kadar olur?
H: İsveç genelinde tabii çok yok. Stockholm’de iki liste girdik biz. Biri İl Genel Meclisi oldu, biri de Stockholm İl listesi oldu. Genelde çok Türk vardı. Ama Stockholm merkezde beş, altı bin civarında Türk var.
T: Beş, altı bin Türk, bunun herhalde yüzde sekseni Kulu kökenli. Siz onların tek tek sandığa gittiklerine ve Sosyal Demokrat Parti’ye oy verdiklerine inanıyor musunuz?
H: Yani, sandığa gitmeleri için elimizden geleni yaptık. Şu anda bir istatistik yok elimizde, ama şunu söyleyim, sandığa Türklerin gitme sayısı yükseldi. Yüzde kaçları buldu bilemiyorum.. şu anda üniversiteden birkaç arkadaşım araştırıyor. Yüzde yüzü bulmak çok zor, ama yakın rakamları zannedersem önümüzdeki bir iki hafta içinde yakalarız.


4 Ekim 2010, Stockholm
Fotoğraflar: Feryal Özkale Sönmez

3 Ekim 2010 Pazar

Mona Sahlin hamle yaptı ve "En spetshacka från äldre stenåldren har hittas i Hennån på Orust." ; Kırk altıncı yazı

Stockholm VAL, I dag den Söndag 3 Oktober 2010/Bugün Pazar, 3 Ekim 2010.

Seçimler sonrası dün ilk kez kılıçlar çekildi.

Kılıçlar çekildi, bir deyim. Burada Mona Sahlin hamle yaptı demek daha doğru.

İki gün önceki gelişme bu hamleyi göstermedi. İki gün önce ne oldu? Şu oldu!

Sosyal Demokrat Parti milletvekili eski savunma bakanı Björn von Sydow sahne aldı.

Sayın Sydow meclis başkanı "talman" adayı olmayacağını açıkladı.

Sayın Sydow, neden böyle bir açıklama yaptı? Nasıl karar verdi, kime danıştı?

Mona Sahlin partinin başında. Bu ve benzer konularda parti içi düzenek nedir?

Özet şudur! Satranç alanında ilk görünen şudur!

Sydow, "talman" adayı olmayacağını açıklayınca, karşı blok rahat bir soluk aldı.

Neden? Şundan!

Sosyal Demokratlar meclis başkanı adayı çıkarmıyor izlenimi verdi.

Bu alanı, geçen dört yılda olduğu gibi hükümet ortaklarına bırakıyor havası...

Bu izlenim oldu mu, olmadı mı? Şu da usa gelir!

İki blok da (SD) partisinden rahatsız.

Meclis Başkanı konusu, yazısız bir uzlaşma ve başkan seçimi (SD) kilit parti olmaktan çıkar.

Kılıçlar çekilmeden ilk raund böyle aşılır...

Bir varsayım! Fakat böyle olmadı.

Aradan iki gün geçti, geçmedi Mona Sahlin hamle yaptı.

Parti üyesi, milletvekili Kent Härsedt'i sahneye aldı.

Sayın Härsedt de kendisini meclis başkanlığına uygun gördüğünü söyledi bu hamle ile.

"Socialdemokratiske riksdagsledamoten Kent Härsedt tycker att han är väl lämpad som talman."

Bu hamle Kırmızı Yeşil blokta nasıl bir yankı yapar ve ne tür bir refleks getirir, göreceğiz.

Fakat! Fakat! Bu hamlede bir şifre var! Şudur! Kent Härsedt, (SD) İsveç Güney Bölgesi, Skåne'den geliyor.

Bu arada arkaik Viking kültür kalıtı ile ilgili haberler çıkıyor.

“Kontroll över kulturarvet SD; s medel för att nå makt” SD, kultur mirası üzerinden iktidara tırmanmak istiyor, haberi de üstte.

Bir de keşif var! Arkaik evreden bir bulut! Şamanist dönem, yine Güney'de bulundu.

Görüleceği gibi yoğun bir trafik var. Diplomasi ve siyaset! Bir labitent tümü birden.

Meclis başkanı seçimi tam bu sırada geldi.

(M) adayı yine Peter Westerbarg, geçen dört yıl başkanlık yaptı.

Bu hamle (SD) partisini de sahneye çıkardı. Kilit parti rolü alacak mı?

Şurası doğrudur! Mona Sahlin seçimden birinci parti olarak çıktı.

Yüzde beş, altı oranında oy alarak seçimden çıkan küçük burjuva partileri...

CP, FP, KD, bu küçükler, üçer bakanlıkla iktidar gücünü kullanıyor.

Yüzde otuzun üstünde oy oranıyla en büyük kitlesel parti bir kenarda “mobbning” olacak.

“Bli mobbad i politiken” mi yaşayacak? Oyun dışına mı atılacak.

Bu tuhaf işleyişe göre safdışı kalmak. Dört yıl daha seçim bekleyecek Sosyal Demokrat çoğunluk… Böyle mi?

Mona Sahlin’in hamlesini bir kılıç çekme olarak keşif masasına alabilir miyiz?

Dedektif Kim, Londra’dan keşif masasını izlediğini belli ediyor.

Pertavsız, dünkü gazetede, sayfa üstünde duruyor. Kendisi ortalarda yok.

Pertavsızın durduğu sayfayı sunuyoruz. İşte!

Politik gelişmeleri orada bırakıyor dünkü söyleşinin devamını bir sonraya erteliyoruz.

Sevgi, içtenlik…
Tekin SonMez, 3 Ekim 2010, Stockholm