2 Ekim 2010 Cumartesi

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı olan, 2010 Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Dölek keşif masasında; Kırk beşinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Lördag 2 Oktober 2010/Bugün Cumartesi, 2 Ekim 2010.

2010 İsveç Seçimleri sona erdi ve üzerinden on gün daha geçti.

Ortalık toz duman, denir Türkçede. Biraz bu hava var.

Meclis başkanlığı ilk raund. Ring ya da arena hazır!

Kırmızı Yeşil blok bir yanda.

Alliansen, hükümet ortağı partiler o yanda.

İki gün önce bir haber dalgalandı. Alliansen için umut verdi bu.

Fakat bugün durum değişti. Şimdi keşif masasına dönelim. Özetle şöyle!

Sosyal Demokrat Parti’nin seçim sürecinde medya Mona Sahlin liderliğine sıcak değildi.

İkinci parti gibi gösterilen (S) buna karşın birinci parti olarak ipi göğüsledi.

Bu durum öteki partilerin canını sıktı biraz.

Kadınların meclise katılım oranı düştü. Medya, Sahlin ve (S) konusunda sınfta kaldı.

Azınlık hükümeti ve Parlamentodaki işleyiş düz bir çizgi gibi görünüyordu.

Aşağıdaki haber bloklar arası uyum için umut verdi iki gün önce.

“S- riksdagsmannen Björn von Sydow meddelade i går att han inte ställer upp som de rödgrönas kandidat till posten som talman i riksdagen.”

Bu arada Sosyal Demokrat Parti milletvekili eski savunma bakanı Björn von Sydow meclis başkanı "talman" adayı olmayacağını açıkladı.

Gelecek hafta, Alliansen, azınlık hükümeti kurmayı deneyecek. Bundan önce meclis başkanı seçimi var.

Björn von Sydow adaylıktan çekildi fakat...

Mona Sahlin (S) milletvekili Hent Härstedt'in aday olacağını (dün) açıkladı.

Burada aktörler ne tür rol alacaklar ya da nasıl bir rol yüklenecekler? İzleyeceğiz.

Anlaşıldı, (SD) 20 kişi ile parlamentoya giren yabancı karşıtı parti kilit rol alacak bu seçimde.

Bu arada keşif masasını açtık. Bir de söyleşi yaptık. Türkiye'yi gururla temsil eden Hasan Dölek...

Sosyal Demokrat Parti 10. sıradan milletvekili adayı idi bu seçimlerde.

Milletvekili olması için yeterli oy alamadı Sayın Dölek.

Fakat bunun kadar önemli başka bir yerde, 4. sıradan aday olduğu İl Genel Meclisi'ne, çok yüksek tercih oyları alarak 1. sıradan girdi.

Mona Sahlin liderliğinde Sosyal Demokrat Parti’nin milletvekili adayı konuğumuz.

İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı da olan ve 2010 Seçim süreci çalışkanlığı, verilerle beliren Sayın Hasan Dölek keşif masasında.












Sevgi içtenlik...

Tekin SonMez


T: Sayın Hasan Dölek, İsveç 2010 seçimleri hakkında konuşacağız. Sizin görüşlerinizi merak ediyorum. Sosyal demokratlar neden böyle bir iniş trendi gösterdi. Bir tepki var mıydı?
H: Tabii, bunun çok büyük faktörleri var. Seçim çalışmaları esnasında birçok şeyle karşılaştım. Bir grup orta yaşlı kesim, genel başkan ve yönetim kuruluna biraz tepkiliydi. Yaşlı, bu emekli kesim, ‘neden Vänster partiyle, eski komünistlerle beraber hareket ediyorsunuz,’ diye tepkiliydi.

T: Basın, medya bu konuda nesnel ve yansız oldu mu?
H: Hayır! İşte, basının çok büyük bir etkisi oldu. Basın hiçbir zaman genel başkanımızı, başbakan adayımızı çok net ve pozitif göstermedi. Hep bir şekilde eleştirisel açıdan aldı.



T: Bir örnek verir misiniz?
H: Mesela, Genel Başkanımız Mona Sahlin, günde dokuz on yeri ziyaret ediyor.. geniş bir programı var, basında çok az yer buluyordu, bazen hiç bulmuyordu. Ama Başbakan, Moderat parti genel başkanı Sayın Reinfeldt bir yerden bir yere gidiyordu bunu çok büyütüyorlardı. Halbuki sosyal demokratların yaptıkları seçim çalışmalarındaki önerilerine baktığımız zaman; tamamen yabancılara yönelik, gençlere yönelik, kadınlara yönelik göçmen kesimini evlerinden çıkartıp daha aktif hale getirmeye yönelik çalışmalardı.

T: Medya yanlı davrandı diyorsunuz. Bu konuyu, bu şekilde gündemi değiştirdiler diyorsunuz. Neden? Ne yapmaya çalıştılar?
H: Yani aslında bu kararsız kesimi etkilemeye çalıştılar.

T: Alliansen, şöyle ki hükümet ortakları, nasıl olsa bu seçimi kazanacak önyargısı ile mi davrandı medya?
H: Olabilir yani.. hem o var.. öyle bir önyargıları vardı zaten. İkinci bir önyargıları da şuydu, kararsız kesimi Alliansen’e, yani sağ blok’a angaje etmeye çalıştılar. Ama baktığmız zaman sol bloğun oy oranını son bir haftaya kadar % 27’lerde, % 28’lerde gösterdiler.. bizim Sosyal Demokrart partiyi. Ama seçimlerde baktık % 31’i geçtik. Yine birinci parti olduk. Bütün istatistiklerinde zaten şunu gösterdiler, sosyal demokrat partiyi İsveç’in ikinci büyük partisi olarak gösterdiler.

T: Uzun bir soru gelecek Hasan Bey. Sosyal Demokrat partiyi neden ikinci parti diye insanların zihnine yerleştirdiler? Şöyle; şunu görüyoruz: Bir; sosyal demokratların etkin bir medya organı, etkin bir gazetesi yok değil mi? İki; fakat sizin de vurguladığınız gibi, hemen tüm medya hükümet ortaklarını destekler göründü. Şu soru akla gelebilir mi? Medya da sonuçta kapitalist finans grupları sistemine bağlı, bu finans gruplarının hükümetten beklentileri olabilir mi? Hükümet ve medya arasında, arka planda bir çıkar hesabı olabilir mi?

H: Tekin Bey buna iki şekilde cevap vereceğim. Bir; yani bunu zaten görebiliyoruz. Tabii ki.. yani burjuva kesimi burjuva kesimini destekledi. Burjuva tarafının gazetesi kimdi kimlerdi... İki; evet, yani elimizde gazete yok, vatandaşa ulaşmak çok önemli, insanlara ulaşmak. Ama bizim genel başkanımız, partimiz partililerimiz adaylarımız.. hepimiz kapı çaldık yani tek tek gezdik, sokaklarda.. caddelerde, binalarda.

T: Şimdi şöyle bir şey daha.. yine uzun bir soru gelecek. Bunu da iki açıdan yanıtlayabilirsiniz. Burada ikili bir konum var. Mona Sahlin ilk kadın başbakan olacak İsveç tarihinde. Bir; ‘Genel başkan üzerine bir ön yargı var,’ dediniz. Bu ön yargı, kadın olduğu için mi? genel anlamda İsveç seçmeni mi kadın başbakan konusunda ön yargılı? Sosyal Demakrat Parti de bu konuya hazır değil mi yoksa? Bu tepkiyi şöyle formule edebilirim. Mona Sahlin’e kadın olduğu için ve Başbakan olmasın diye kadınların duygusal tepkisi mi var? İsveç, bir kadın başbakana hazır değil mi?

H: Tabii şimdi şu da var.. yani.. kadın kadını da kıskanıyor olabilir, o da ayrı bir konu. Ama şu da var, eşitlik eşitlik, deriz. Eşitlikse işte bir kadın başkan aday, kadın başbakan adayının da eşitlik prensibine bakaraktan seçilebilmesi lazımdı. Yani Mona Sahlin’in bu durumda seçilmesi lazımdı yani. Ama İsveç bir türlü.. bir grup içine sindiremedi kadın bir başbakanı. Bakıyoruz, Pakistan'da yıllar yıllar önce bir kadın başbakanlık yaptı, bakıyoruz Türkiye'de yıllar yılar önce başbakanlık yaptı bir bayan, Tansu Çiller. Mona Sahlin’e baktığımız zaman, tecrübe açısından siyasetteki duruşu açısından beş kez daha Reinfeldt’den çok daha tecrübeli, çok daha bu konuya hakim.

T: Sosyal demokratlar mı içine sindiremedi bunu?
H: Sadece sosyal demokratlar değil sosyal demokratlar tabii ki sindirdi.. Mona Sahlin’i. Tabii, başbakanlık kapasitesi olan tek lider. Bir türlü, işte, kadın başbakanı sindiremeyen gruplar da oldu.

T: Neden o zaman, Parti içinde de sindiremeyen gruplar oldu mu?
H: Parti dışında diyorum ben. Parti içinde değil, parti içi kabullendi genel başkanı.. niye % 31’in üzerinde oy aldık, bu da az bir oy değil. Yani bu sonuç basına rağmen, basının bizi sürekli ikinci parti olarak göstermesine rağmen.. birinci parti çıktık.
Sürecek...

Tekin SonMez 30 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar; Feryal Özkale Sönmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder