26 Eylül 2010 Pazar

"“Historisk rysare i repris” ; Kırk dördüncü yazı

Stockholm VAL, I dag den Söndag 26 September 2010/Bugün pazar, 26 Eylül 2010.

Son haftalarda kimi sözcükler daha sık kullanılıyor.

“Historisk” "tarihi/tarihsel” anlamı ile yüklü olanı algı dağarına almak kolay.

Bireylerin, ailelelerin, bölgelerin, toplumların yaşamlarında sıkça görülmeyen evrilmeler...

...değişmeler “tarihsel” damgası alıyor kolayca hemen her yerde.


İsveç, “yeni bir İsveç” tanımını da sevdi.

Gazetelerde bunu da sıkça görebilirsiniz! Nedir yeni olan?

Cesaretle bunu sordunuz!

Sizin gelişmelerden habersiz olduğunuz izlenimi ortaya çıkabilir.

Size tuhaf tuhaf bakacaklardır. Size haber verelim şimdiden.

İsveç gibi, İskandinavya toplumlarında sükunet egemendir.

En sıradan sıçrama, en doğal hamle ürpertir onları.

Doğal yaşamın akışı, doğa ile içselleşme... yoğundur...

Çokluk pagan şamanlar gibi pastoral çevrede yaşama alışkanlığı sevilir...

Onlara bu derin sessizlikte haz alma duyumu vermiş, bu doğa.

Ingmar Bergman’ın siyah beyaz filmleri bu doğadaki sessizliği verir.

Evet! Bugün başka bir yerdeyiz! Neredeyiz? Bunu bir kez daha sorduk!

“Historisk rysare i repris” türünden yanıt aldık.

’Historisk’ bunun tarihsel olduğunu gördük.

İkinci söz, ’rysare’ (ad) fakat sıfat gibi bir görevi var burada.

Tümceyi sonlandıran ’repris’ tekrar, yineleme anlamı taşıyor.

Sonunda bu bir gazete başlığı, deyip geçmek de var!

Tümcede eylemlik yok. ’Fiil’ yok! Ne diyor bu tümce?

Tarihsel 'rysare' tekrar. Rysare, İsveçliler bu sözcüğü sevmeğe başladılar.

Yalın anlamı ile ’korku kitapları’ için kullanıldığı bilinir.

Bu seçimlerde böyle bir durum mu var, diye sorabilisiniz.

Rysare sözcüğünün eylemlik şekli rysa-ryser-rös-ryst- kuraldışı eylemlik.

Anlamdaşlar olan skaka daha çok kullanılır bu bağlamda.

Yakın bir sesle rysk-ryskt-ryska dediğinizde bizim bildiğimiz ”Rus” anlaşılır.

Şimdi böyle bir sözcüğü seve seve kullanmış analiz yapan gazeteci.

Analiz yapan bir gazetecinin böyle bir başlık atması doğru mu?

“Historisk rysare i repris” başlığı ile olası ki şunu demek ister bu arkadaş...

”Ürpertici tarihsel yineleme” Devamında ne görüyoruz?

”Fredrik Reinfeldt gjorde det bästa valet i Moderaternas historia, partie..”

Başlıklar yol gösteriyor.

Göran Eriksson (SvD, 25 september, s.7) adlı gazetede yayınlanan analizi ile iki şeyin altını çiziyor.

Reinfeldt Moderat partisi tarihinde en iyi sonucu bu seçimlerde yaptı...

Burada anlıyoruz ki, ”Moderat partisi tarihsel” başarısı ile bir ürperti verdi.

Başlık ardılı gelen tümceye bakıyoruz;

”Efter sin största politiska framgång väntar nu Fredrik Reinfeldts tuffaste prövning som statsminister.”

Kendisinin en büyük politik başarısından sonra Reinfeldt’i daha ’kabadayı, korkusuz’ bir prova bekliyor (onu) başbakan olarak.”

Burada ”tuff” sıfatı ”aste” ile en üst düzeye çıkmış.

Bu sözcük, ”hård- sert, känslolöst, duygusuz, orädd, korkusuz gibi anlam yükleneceği gibi...

..sırasında ”snygg” gösterişli anlamı da yüklenebilir.

Dedektif Kim, Londra'dan bunları gösterdi.

Reinfeldt, ortak hükümet partilerinin oy tabanına girdi ve kendi partisinin oylarını yükseltti. Evet!

Doğrudur! Fakat sağlam bir hükümet kuracak tabanı yok..

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 26 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

25 Eylül 2010 Cumartesi

Uffe Elleman-Jensen;“Nu bör Reinfeldt ha is i magen.” och “Valet blev sensationellt jämnt.” ”Alla röstar har räknats två gånger.."; Kırk üçüncü yazı

Stockholm VAL, I dag den Lördag 25 September 2010/Bugün cumartesi, 25 Eylül 2010.

Avrupa’nın ilk Yeşil Başkenti Stockholm’de 2010 Seçimleri rüzgar gibi geçti.

Dünden bir önce, (24 eylül); “Svettigt för båda blocken” her iki blok için de durum terletici, başlığı vardı.

En önemlisi de tüm oylar iki kez sayılmış.

“Valet blev sensationellt jämnt.”

Oylar sansasyonel eşitlikte olmuş.

Buna karşın yine de Reinfeldt azınlık hükümeti kurmak zorunda.

"Alla röstar har räknats två gånger...

och Fredrick Reinfeldt bildar en minoritetsregering.”

Bu durum yurt dışında bile ses vermiş. Bunu şuradan da anlıyoruz.

Örneğin ”Danmark förre utrikesminister Uffe Elleman-Jensen;

“Nu bör Reinfeldt ha is i magen.”

Danimarka'nın önceki top politikacısı Jensen, ”Reinfeldt şimdi midesine buz koymak zorunda,” demiş.

Görüldüğü gibi; Alliansen får 173 mandat, de rödgröna 156 och Sverigedemokraterna 20.

Sahlin başkanlığında Sosyal Demokrat Parti olağanüstü kongre kararı aldı dün.

Bu arada yurtdışı tavsiyeler de geliyor.

Bunların hepsine yer verme konusu dedektif Kim yetkisinde.


Danimarka çok özel.

Bir eli burada olduğu için ona pertavsız yön verdi, yayımladık.

Önemli haberler sırasını atlayarak, bir başlık daha.

“Flera brister i valmetoden” seçim kurallarındaki eksiklikler...

Özellikle ad yanına konulan çarpı simgesi ile yeri değişen adayların durumu karışıklık yarattı.

Tam liste ile kazananlar ve işaretle yer değiştiren adaylar parti içinde sorun olmuş, gazetelere göre.

Bunları birisi de aşağıdan üste çıkan, Yeşil Partisi gençlik sözcüsü Maria Ferm olmuş.

”En av dem är Maria Ferm, språkrör för Grön ungdom.”

Tavsiyeler ard arda geliyor.

En önemlisi yukarıda değindiğimiz gibi; tüm oylar iki kez sayılmış.

”Alla röstar har räknats två gånger och Fredrick Reinfeldt bildar en minoritetsregering.”

Buna karşın yine de Reinfeldt azınlık hükümeti kurmak zorunda.

Görüldüğü gibi; Alliansen får 173 mandat, de rödgröna 156 och Sverigedemokraterna 20.

Azınlık hükümeti için 175 oy gerekiyor. Sverigedemokraterna ile tüm muhalefet 176... Şimdi ne olacak? Zurnanın en alengirli sesi..

Dedektif Kim şimdi telefon etti... "İşte deve, işte hendek," müziği ile ekranı açtı... Fakat Pavarotti sesi ile baba Rigoletto'nun ağıtını işitiyoruz.

Londra'dan! İyi mi!

Anlaşılan Başbakan ve Moderat Parti Başkanı Reinfeldt'in başağrısı da işte şimdi başlıyor...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 25 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

24 Eylül 2010 Cuma

“Utrikesfödda i riksdagen ökar.” och"SD för vågmastarroll- Alliansen i minoritetsregering. Valsystemet kritiseras."; Kırk ikinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Fredag 24 September 2010/Bugün Cuma, 24 Eylül 2010, ikinci haber yazı.

Bugün hangi başlık ön sırada yer alacak diye düşünüyoruz.

Seçim 2010 aşağı yukarı sona erdi. Seçim süreci sona erdi.

Sağ üstte Kraliyet Drama Tiyatrosu. Bu seçimler de klasik bilinen partilere bir dram oldu.

Dilerseniz bu belki de son sayfayı, Seçim; "Val 2010" sayfasını birlikte yapalım.

Son sayfa olmayabilir, sondan bir önceki olabilir.

Haber merkezine gelenler... ilk başta ne demiştik...

O ilkelere göre bir sıralama yapılmış haberler.

Dün geride kalan bir haber, bugün başlık olabilir mi?

Haber şöyle başlıyor; “Utrikesfödda i riksdagen ökar.”

“Dış ülkeler doğumlular parlamentoda çoğalıyor.”

Biz buna yurtdışı doğumlu deriz. Fakat bir ayraç var burada. “Utrikes” denirken, İsveçli olmayış imi var burada.

Bu haber seçenek olarak burada. Öteki özellikle seçim konulu öne çıkan haberler şöyle;
“Seçim sonuçları kesinlik kazandı. Sverigedemokraterna Partisi 20 sandelye ile parlamentoda anahtar rolu aldı.”

“Valresultat nu är det definitivt klart att Sverigedemokraterna med 20 mandat får en vågmastarroll i riksdagen.

Üçüncü sıradaki haber; “Flera brister i valmetoden.” “İsveç seçim sisteminde birçok boşluk var.”

Bris/ter sözcüğü (ad) eksiklik, yetersizlik, kusur, zayıflık gibi anlamlar yükleniyor duruma göre.

Biz buna ‘sistemde boşluk’ derken, Türkçe tanımlarla konuya yaklaştık.

İşte bir konu başlığı da bu. Sürdürüyoruz!

Bugünkü masaüstü çalışmaları burada. Dedektif Kim henüz telefon etmedi.

Dün geç saatlerde, bilgisayarlara takılı göz sayesinde, ekranda soru yanıt tarzında konulara yaklaştık.

Dedektif Kim, pertavsızını dün akşam belli bir yere koydu.

Ben bu konuyu atlamışım. O atlamamış! Bu nedenle bir uyarı daha aldım ondan.

Pertavsızını oraya tutarak bana kesin bir simge vermiş oldu.

Bu sırada döner paketini hışırtılarla açtı, ekranda bana bakarak bir de göz kırptı.

‘Hani soğanlı döner kokusundan kurtulmana sevinme, der gibi, hışırtıları özellikle yoşunlaştırdı, göz ucuyla bana bakarak.

O kadar hışırtı oldu ki bir ara ekran kararmıştı ki ben de kulaklarımı tıkamak üzere ellerimi yukarı kaldırdım.

Bunu “teslim oldum” anlamında düşünmüş olmalı.

Dedektif Kim sonuç olarak nazik ve centilmen bir İngiliz Beyefendisi...

Daha fazla hışırtı yapmadı ve açtığı paketten çıkardığı dönerleri keyifle yemeğe koyuldu.

Pertavsız nerede, hangi konu üzerinde duruyordu? Tahmin edebilir misiniz?

Siz bunu tahmin edinceye dek, biz ileride haber merkezine gelen üç başlıktan birini ilk haber olarak seçelim.

Dedektif Kim ve pertavsızı konusuna daha sonra dönerizz.

1) “Dış ülkeler doğumlular parlamentoda çoğalıyor.”

2) Seçim sonuçları kesinlik kazandı ve..

Sverigedemokraterna Partisi 20 sandelye ile parlamentoda kilit rol pozisyonu aldı.”

3) “İsveç seçim sisteminde birçok boşluk var.”

Sonuç olarak bu üç haber de seçimle ilgili. Her üçü de birbirine bağlı ve hem sonuçları hem de gelecek günleri etkileyici haberler.

Seçim sürecinde yorum yapmamaya söz vermiştik. Biraz da paradoksal meraklar ortaya çıksın dedik.

Neşeli yanları vardır hatta komik taraflar vardır her ciddi gibi görünen olayda...

Komiklik ya da paradoks var mı öne çıkan üç haberde? Var!

Azınlık hükümeti ile bu arada kron değer yitirmedi!

Yabancı göçü dursun, diyen bir anlayış, parlamentoya 20 kişi ile girdi.

Seçim sonuçları da kesinleşti. Yine şöyle bir paradoks!

Yabancı karşıtı partinin parlamentoya girmesi ile birlikte, parlamentoda yabancı milletvekili sayısı rekor düzeye ulaştı.

Bir paradoks daha! İmrenilen İsveç demokratik düzeninde seçme seçilme haklarını veren seçim yasasında boşluklar, zayıflıklar var, denildi.

“Alliansen” denilen hükümet ortakları mavi, 173 sandalye, “Rödgröna” denilen muhalefet
Kırmızı 156 sandalye...

Anahtar rol alan, yabancı karşıtı , “Sverigedemokraterna” Partisi 20 sandelye ve parlamento aritmetiği de işte görüldüğü gibi burada ortaya çıkıyor.

Buna karşın, her iki karşıt görüş parlamentoya giriyor rekor düzeyde.

Bu açılım, üstteki anlamlarla yaklaştığımız seçim paradoksu sonuç olarak anlaşıldı.

Sizce ilk başlık, ikinci başlık hangileri olmalı?

Dedektif Kim ve pertavsızı konusuna döneriz. Evet!

Yabancıların parlamentoya rekor derecede girmeleri, sizin önerinizle ilk sırayı aldı.

Yukarıda; “Utrikesfödda i riksdagen ökar” ilk sırada.

Ne de olsa, siz de yabancısınız! Hepimiz aslında 'yabancı'yız!

Bu biraz da“Yabancı” adlı kısa romanı (Albert Camus) çağrıştırdı.

Her çağrıştırım, bir konuşmadır.Görsellikler de konuşuyor.

Bir de karga var görüntüde. Bu nereden çıktı? Bu seçimlere karga mı karıştı?

Kızılderili inancına göre bilgelik! Anadolu'da uğursuzluk sayılır!

Hemen sol ve karşı sağ, seçim alanı ve evet bir de karga. Komik bir durum.

Bir simge! Eşim, Feryal Hanım bu tür simgesel anlatılarda ustadır.

Olsun! Evet! Ekranı açtık! Dedektif Kim orada mı, diye seslendik.

Kamerayı ve gözü açık bırakmış. Kendisi ortada görünmüyor.

Ekrana bağlı objelere bakıyoruz. Pertavsız, dün bıraktığı yerde.

Fakat petvasızın bir ucu da öteki habere dönük duruyor.

Şimdi toparlayabiliriz. Pertavsızın büyük bölümü iki haber arasında duruyor.

Böylece ilk haber, ikinci ve üçüncü haberle karışık bir başlık ortaya çıktı.

İsveç demokratik düzeninde seçme seçilme haklarını veren seçim yasasında boşluklar ya da zayıflıklar olduğu ileri sürülüyor.

Buna karşın, her iki karşıt görüş "yabancılar" ve "karşıtları" (SD) parlamentoya giriyor. Bir tuhaflık var mı yok mu bu sonuçlarda... bekleyelim...

Son görsellikle, başladığımız yere dönüyoruz...

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 24 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

Guiseppe Verdi ve Rigoletto ve “Svettigt för båda blocken” İsveç 2010 Seçimleri ,Durum her iki blok için de terletici." ;Kırk birinci yazı

Stockholm VAL, I dag den Fredag 24 September 2010/Bugün Cuma, 24 Eylül 2010 ilk haber yazı.

Stockholm günaydın... Dün ve bugün de güneşli bir havada size ulaşıyoruz.

Hava güzel! 25 günde 41 yazı haber ve görsellerle karşınızdayız.

Bu nedenle sevinçle dolup taşıyoruz bugün de. Seçim başlıklı haberlere girmeden önce

...sağ üst köşedeki Kraliyet Operası yan kapısından içeri girelim kısa bir süre.

Stockholm şu günlerde özellikle Akdeniz insanları ile dolup boşalıyor. İtalyanlar, İspanyollar ilk sırada.

Guiseppe Verdi(1813–1901) ve Rigoletto onlar için yabancı değil.

Bir İsveçli yorumu oldu sahnelenen Rigoletto her zamanki gibi.

Buraya gelen eserler İsveç eğilimi alır ve bu eser bir anlamda dünyaya da Stockholm zevki olarak yeniden açılır.


Aslında dünyaya açılan bu bakış ufku doğrultusunda eser İsveçli olur.

Çıplak heykellerle süslü Stockholm'de, Rigoletto da böyle bir yorumdan payını aldı.

Henüz giydirilmedi soyunuk heykeller burada. Kadın erkek, heykeller çırılçıplak kimilerini çıldırtıyor.

Fakat burada yabancıların yaptığı sanılan kadınlara tecavüz yoğunluğu toplumu tedirgin ediyor.

Bu açıdan dünyada kadınlara yönelik zorba davranışlar açısından belki...

Bu opera yapıtı sert bir duygu platformu üstünde izlendi ve çok alkış aldı.

Bu arada Mussolini'yi ve kahverengi gömlekli zorbaları, özellikle kadınlara tecavüzü simgeleyen asker kaputlu adamları ile bu sahneleme İtalyanları şaşırtmış olmalı.

Fuayede durmadan bağıra çağıra konuşup durumu araştılar. Kompozitörü olası ki açıklamaya çağırdılar.

Şöyle oldu, hem alkışladılar hem de kendi aralarında tartıştılar.

İtalyan milliyetçiliğinin de hayranlıkla yaklaştığı adlardan olan Verdi.. Guiseppe Verdi, evet...

Rigoletto'nun konusunu Hugo'nun "Kral eğleniyor" adlı yapıtından aldığı söyleniyor.

İlkin baş kişi olan ve tecavüz edilen kızını kurtarmak isterken öç almayı kuran Rigoletto...

Kiraladığı katilin, tecavüzcüyü değil kızını öldürdüğü anlaşılınca Verdi'nin notaları ile yükselen çığlıklar...

"Acılı baba Rigoletto'nun trajik haykırışlarına.. kompozitör Verdi sükunetle yanıt verdi ve notalarla:

..'bağrına taş bas' anlamında teselli etti," dedim bir öndeki yazıda.

Dün de değindim! Yazıyı yayıma sunarken bir ek daha yaptım!

"Seçim sonuçları da sindirilmek üzere zihinlere yerleşti, 'başsağlığı' gibi "teselli etme" sürüyor...

..bakalım ne zaman tartışma ortamı başlayacak.

Evet! Teselli ortamı çok kısa sürede gerçekleşti ve tartışma ortamı başladı.

Hemen sağ yakın üst, “Svettigt för båda blocken” tümcesi ile durumun zorluğu belirlendi.

Şöyle ki bu durum sonucu ülke kuzeyi kırmızı, güneyi mavi ve ortada biraz siyah oldu. Sarı gömlekliler duruma el koydu.

Sarı tişort sırtlarında; "şimdi ülkemiz söz konusudur" yazılı gençler parlamentoya adım attılar...

... orada kırmızı ve mavi blok için zorlu bir hava yarattılar.

Orası, sol en altta sarı gömleklinin durduğu yer; Södertalja oranın adı. Mavi çiçek dört belediye meclisi üyesi (SD) onlar.

Orası Mardin kökenli Süryanilerin yoğun yaşadığı yerdir ve (SD) Sverigedemokraterna'nın bir ayağı parlamentoya girdi fakat oradadır bir ayağı.

Başlıkta "Kırmızı ve mavi her iki blok için de terletici bir durum," olduğu söyleniyor.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 24 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

23 Eylül 2010 Perşembe

Rigoletto och "I Göteborg saknades bara nio röster för att Folkpatriet skulle erövra ett mandat från socialdemokraterna."; Kırkıncı yazı

Stockholm VAL I dag den Torsdag 23 September 2010/Bugün Perşembe, 23 Eylül 2010, haber yazı.

Şaşırtıcı sonuçlarla İsveç’te bugün de seçim konusu öne çıktı.

Dün de altı çizilen konu buydu. Ürperten beklentiler falan...

“Şimdi az sayıda oy bekleyen partiler var,” gibi.

“Bu bir avuç oy partilerin milletvekili sayısını birer artıracak ya da eksiltecek,” gibi...

“Bu arada olan Sosyaldemokratlara olacak,” gibi...

Bir de bizimle ahbaplığı olan Kral Demirbaş Şarl, XII Karl gibi...

Konular vardı. Sağ köşede izlediğimiz Kral XII Karl... Neden? Şundan!

Yinelemekte yarar var mı, bilemiyorum.

Sverigedemokraterna Partisi (1988) ‘Bevara Sverige svenskt’ adlı ırkçı örgüt üzerinde kuruldu.

Bu anlayışı temsil eden grup, 1992'de Kral Demirbaş Şarl anıtı önünde toplanmış "kara kafalılar dışarı" diye haykırmışlardı.

Güçlerini o günlerde Kral XII Karl ile sağlamışlardı. Bugün İsveç'te durum farklı gazetelere göre."Det ser mörkt ut för alliansen."

Alliansen için durum karanlık.Biraz daha açalım!

Geçen dört yıl hükümet olmuş "Alliansen" için, burjuva partileri için durum karanlık.

Üstteki tümce kısaca bu. Şöyle ki Hamiyet Yüceses ile kulakları çınlatan “her yer kranlık” değil.

Durum kısa sürede daha netleşecek. Fakat görünen köy ortada.

Burjuva partileri zorlandı, zorlanacaklar. Hepsi bu kadar!

“Ürpertici haberler sonuçlandı. Burjuva partileri için beklenen dilekler olmadı.

En son (C) partisine eklenecek milletvekili birkaç oyla orada durdu.

Şöyle oldu! Oylar yenden sayıldı bazı yerlerde. Alliansen 175 olamadı.

Şöyle de söylenebilir, iki arada bir derede kalmak! Biraz da böyle oldu.

Pusulalar sayıldı, sayıldı... Azınlıkta kaldılar. (M) Partisi zor yönetecek İsveç'i.

"Alliansen såg i går kväll ut att med minsta möjliga marginal missa möjligheten att bilda en majoritetsregering.

(FP) partisinin, (S) partisinden bir milletvekili çalması için Göteborg'da sadece 9 oy gereksindi.

Gazetelere göre; "I Göteborg saknades bara nio röster för att Folkpatriet skulle erövra ett mandat från socialdemokraterna."

Bu arada ne oldu? 1)HQ adlı banka için olan oldu.

2)Socialdemokrat Parti kriz grubu kurdu. 3)Ülkenin Kuzey'i kızardı!

Güney'i mavi kaldı! 1)Daha önce "HQ adlı bankanın çöküş haberini vermiştik.

Sonuç olarak, gazetelere göre "HQ adlı bankanın çöküşünden büyük bankalar kazandı."

Dagens Industri adlı gazeteye göre; "Storbankerna vinnare på kraschen i HQ"

"Finansinspektionens tillslag mot HQ Bank har bilivit rena jackpotten för de största bankerna.

Özel hesabı olanlar HQ adlı Bankadan paraları çekip, büyük bankalara koştular.

2)İyi de bunca gürültü patırtı boyunca Socialdemokrat Parti'de neler oldu? DN adlı gazeteye göre...

"Den frågan ska partiets nyutsedda kriskommissionen svara på efter årets katastrofval."

"Felaket seçim sonucu sorunlarını bu komisyon inceleyecek ve yanıt verecek," miş.

3)İsveç'in Kuzey kesimleri neden kırmızı ve Güney kesimleri neden mavi kaldı ve bu arada bir komisyon da bunun için kurulur mu?

Tam bu sırada telefon çaldı! Londra'dan Dedektif Kim...

Sırt yazılarında; “Nu handlar det om vårt land” yazan gençler ne oldu, diye soruyor.

"Ben de bunu sunacaktım, iyi ki anımsatmış oldun, demeye kalmadı, kapandı telefon. Anladım ki Londra'dan bile izleniyorum.

Sarı tişortların sırtlarında "Şimdi ülkemiz söz konusudur" yazılı gençler parlamentoya adım attılar.

"300 miljoner får Sverigedemokraterna i partistöd i kommuner, lansting och riksdag under de kommande fyra åren enligt beräkningar som tidningen Dagens Samhälle gjort."

"300 milyon kron belediyelerden, il yönetiminden, parlamentodan parti yardımı almayı hak ettiler," gazetelere göre.

Fakat "52 belediye meclisi için" yine gazetelere göre, "SD saknar folk i 52 kommuner" parti üyesi gereksinimi var. Belediye meclisleri nasıl çalışacak...

Sağdaki Kraliyet Operası binası son günlerde boşaldı doldu...

Mussolini'yi ve kahverengi gömlekli faşistleri anımsatan bu eserin yorumunda,acılı baba Rigoletto'nun trajik haykırışlarına, kompozitör Guisepp Verdie(1813–1901) sükunetle yanıt verdi ve notalarla "bağrına taş bas" anlamında teselli etti...

Evet, seçim sonuçları da sindirilmek üzere zihinselere yerleşti, 'başsağlığı' gibi "teselli etme" sürüyor, bakalım ne zaman tartışma ortamı başlayacak.
Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 23 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez

22 Eylül 2010 Çarşamba

Birkaç oy sonucu değiştirecek...“Dramatik inför sluträkningen. Några hundra röster kan vända på resultatet.”; Otuz dokuzuncu yazı

Stockholm VAL I dag den Onsdag 22 September 2010/Bugün Çarşamba, 22 Eylül 2010, haber yazı.

Beklenilmedik şeyler oldu. Bu seçimlerde kazanan ve yitiren belli.

En çok da "ulusalcılar" mutlu oldu. Hani, ulusalcılık Avrupa'dan yok olmuştu!

Bu durum, şöyle ki "ulusalcılık" geri geldi ve bir devlet kuşu gibi Kralın başına kondu.

Şimdi az sayıda oy bekleyen partiler var.

Bu bir avuç oy partilerin milletvekili sayısını birer artıracak ya da eksiltecek.

Bu arada olan Sosyaldemokratlara olacak. Oldu da!

Onlar, düne göre bugün üç sandelye eksik başladılar.

Ürpertici haberler şöyle:

"42 röster I Dalarna, 92 Värmland och 164 i Göteborgs kommun kan vända hela valresultatet."

Görüldüğü gibi 42 oy Dalarna, 92 oy Värmland ve 164 oy Göteborg seçimlerini etkileyecek.

"Så få röster saknas för att sista valkretsmandaten ska gå till borgerliga."

Bu durum, son sayımlarda bu sayıları gereksiniyor burjuva partileri. İşin özeti bu.

Bir başka sonucu etkileyecek olan son beklenti de yurtdışından gelecek olanlar.

“I dag onsdag, börjar den dramatiska räkningen av utlandsrösterna och de sista förtidsrösterna.”

Bu sonuca göre seçenekler de aşağı yukarı belli oldu.

Yarın biraz daha açığa çıkması bekleniyor.

Burjuva partileri iktidarı her durumda ellerinde tutuyorlar.

Tüm bu beklentilerle birlikte oyun, hep (SD) kulvarında...

Tüm koşucular da orada. Dar alan savunması belki de yeni başlayacak.

Şimdi tüm yollar (SD) durağından geçiyor. Sizin anlayacağınız şu!

Jimmie Åkesson topu ayağında tutuyor. Top, hop hop hep Jimmie'de.

Mıknatısla yapışmış gibi top... Jimmie nerede, top orada.

Yeni senaryoların hemen hemen tümü SD üzerinden tasarlanıyor.

Sverigedemokraterna Partisi, parlamentoya girdi ve İsveç siyasi tarihini çizdi, dedim dün.

Şimdi ne olacak? Sahada belki de Sverigedemokraterna Partisi koşacak.

Öteki partiler de onu seyredecekler.. gibi görünüyor. Çok söz edildi bunlardan. Özeti şudur:

"Sverigedemokraterna grundas av medlemmar från rasistiska organisationen Bevara Sverige svenskt."

Sverigedemokraterna Partisi (1988) ‘Bevara Sverige svenskt’ adlı ırkçı örgüt üzerinde kuruldu.

"İsveçli, İsveç'i koru," anlamında, ırk bağı üzerine kurulu bir anlayış.

Bu anlayışı temsil eden grup, 1992'de Kral Demirbaş Şarl anıtı önünde toplanmış

...ve "Sieg Heil" diye bağırmış ve "karakafalılar dışarı" diye haykırmışlardı.

Bizim de tarihsel ahbabımız Kral Demirbaş Şarl...

Fakat neden başka yerde değil de Karl XII'nin anıtı önünde oldu bu haykırmalar?

Bu ayrı bir yazı konusudur. Fakat anlayacağınız bu koşu Jimmie Åkesson ile başlamış değil.

O bu tabanda dalgalanan bayrağı aldı ve koşarak parlamentoya girdi.

Salt bu da değil! Jimmie Åkesson ve partisi bir burka, ya da karaçarşaf ile sahne aldı!

Hedefteki simgeler belli oldu, işaretler verildi, durum görüşülecek...

Şimdi olan nedir? Çok tuhaf! Bu partinin (SD) meclis komisyonuna girmesi tartışılıyor.

Zurnanın garip ses çıkaracağı yer burası olacakmış, yazılıp çizilenlere göre.

İsveçliler zurna çalmazlar ya hani...

Türkçe söylemde böyle bir durum açıklaması var. Bir de şu var! "Zurnada peşrev olmaz"mış!

Demokrasilerde peşrev olur belki.

Şöyle ki Avrupa bu peşrev nasıl olur, diye olası ki gündem yapacak. Yaptı da!

"Popilister i vind" Avrupa'yı sallayan dalgalar İsveç'e de geldi ve meclise girdi.

Yandaki çizimde güçlenen yabancı düşmanlığı siyah renkte.

İsveç beyaz (dı). Şimdi değil! Gelen dalgalar tüm partileri salladı. En çok da Moderatları...

16 Eylül tarihinde yirmi sekizinci yazıda yayınladığımız; Reinfeldt vid ett skolbesök i gar upprepade han att “ den som älskar Sverige röstar inte på Sverigedemokraterna” gerçekleşti.

Başbakan Fredrick Reinfeldt bu konu üzerine konuşuyor son bir haftadır, demiştik.

Şimdi İsveç Parlamento Komisyonu'na SD'nin girme konusu hararetle konuşulurken, bu sırada ne oldu?

Tuhaf bir şey oldu. Olanlar bundan sonra oldu... Üç beş oy büyük değer kazandı.

Sevgi, içtenlik...

Tekin SonMez, Salı, 22 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez