Bu seçimde saflar farklı oldu. Daha önce olmayan şeyler oldu.
Bir tarih sayfası kapandı. Hışırtılı sesler çıkararak...
Tek bir sayfa değil kapanan aslında. Bir dönem tarih oldu.
Sol fotoğrafta görülen Kulturhuset önündeki kristal sütunda sular fışkırıyor yine.
Fakat, İsveç yeni bir tarih için hazırlanıyor.
Değerli İzleyici,
Bu seçimin taraftarları da bu nedenle farklı oldu.
Dün zafer simgeleriyle havaya kalkan burjuva partilerinin kolları, aşağıya indi.
Tıpkı sağdaki fotoğraftaki gibi, kralın başına kuş kondu, denilebilir bu seçimlerde.
Ancak kral nerede? Soytarı var mı? Kazanan, yitiren ortalarda mı?
Şöyle ki ilkin bir mutluluk resmi alındı. Demokratik mutluluk... Çerçevelendi!
Fotoğrafçı, objelerin yerleri ve duruşları konusunda ter döktü.
İlk gün öğleden sonra bir ara "kriz " ve "kaos" sözcükleri kullanıldı.
Başbakan "kaos" sözünü yasakladı da göreceli olarak.
Şimdi; "ağzı olan konuşuyor," Türkçe bu tümceyi kullanmayacağız.
Fakat yerinde konuşanlar var. "Taş yerinde ağırdır." Türkçe sözlere uygun,"demir yerinde ağır... Olsun!
“SD (Sverigedemokraterna) kan sätta stopp för fortsatta försäljingenar”
“SD özelleştirme satışlarını durdurabilir,” haberleriyle...
"Özelleştirmede sıra..“ “Kö för privatiseringar,” başlığı altında kaygılar ortaya çıktı.
İşte Metal Sendikası Başkanı, Stefan Löfven; “Kötü bir seçim yaptık.
"Bu nedenle şimdi midemize buz koymalı ve esaslı bir analiz yapmalıyız,” dedi.
“Om två veckor måste en ny regering presenteras." Söylelenler şunlar!
"Så nära.. så långt borta..." Çok yakın... çok uzakta..."
"Reinfelt vann valet. Reinfelt seçimi kazandı.
"Men han skulle ha. Behövt 7 108 röster till.
"Fakat 7 108 oy daha gerekiyor onun için."
Fakat iş bu kadarla sonuçlanak mı?
İşte solda partilerin aldıkları oy oranı.
Sverigedemokraterna Partisi, parlamentoya girdi. İsveç siyasi tarihini de çizdi.
Bu sırada ne oldu? Tuhaf bir şey oldu. Olanlar bundan sonra oldu...
"Elim ayağım" Türkçede "birbirine karıştı" derler.
Benim ise zihnimdeki sözcükler yumak oldu! Bakın ne oldu?
Sağda en alttaki Sverigedemokraterna'nın nereden oy tabanına girdiğini gösteren çizelgeyi almıştım ki...
Dedektif Kim, Londra'dan telefon etti.
Sesini işitir işitmez, elimdeki telefon titredi.
Geriye dönnmeye mi karar verdi?
Yoksa Stockholm dönerleri mi, buradan döner mi isteyecek kargo paketlerle?
Böyle çok hızlı düşündüm bir an ve telefona evet, diye bastım.
"Orada olmadığımı düşünüyor ve yazı sayılarını azaltıyorsan..."
O an telefon tırladı ve uzun bir parazit sesi beynimi tırmaladı.
Telefonu kapadım! Çok geçmedi yine açmak zorunda kaldım.
Uzun zaman güldü telefonda Dedektif Kim... Kesmedim onu!
"Tam" dedi, "işte tam zamanında bu çizelgeyi koydun sayfaya... İşte bu... Ben de orada bunu dedim, o günlerde sana..." Telefon kapandı...
Sevgi, içtenlik...
Tekin SonMez, Salı, 21 Eylül 2010, Stockholm
Fotoğraflar Feryal Özkale Sönmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder